Arama Sonuçları
Boş arama ile 228 sonuç bulundu
- Mobbinge Maruz Kalıyor Olabilir Miyim?
İş Hayatında Yıldırma (Mobbing) Etkisi Mobbing Nedir? Mobbing, iş yerinde bir çalışana sistematik olarak uygulanan psikolojik baskı, dışlama, yıldırma ve kötü muamele sürecidir. Genellikle belirli bir süre boyunca devam eden bu davranışlar, kişinin iş performansını ve psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkiler. Mobbing, üst yönetimden astlara veya çalışanlar arasında yatay olarak gerçekleşebilir. Bu süreç, sözlü taciz, küçümseme, alay, dedikodu yayma, işten soyutlama, aşırı iş yükü verme veya yetkileri kısıtlama gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Mobbing, bireyin iş yerinde kendini güvensiz ve değersiz hissetmesine yol açarak uzun vadede ciddi psikolojik ve fiziksel sorunlara neden olabilir. Mobbing'in İş Süreçlerine Etkisi Mobbing, iş yerindeki çalışma süreçlerini olumsuz etkileyen önemli bir faktördür. Sürekli psikolojik baskı ve kötü muameleye maruz kalan çalışanların motivasyonu düşer, verimlilikleri azalır ve iş yerindeki genel atmosfer bozulur. Bu durum, bireysel performansın yanı sıra ekip çalışmasını ve kurumsal başarıyı da sekteye uğratır. Özellikle mobbingin yaygın olduğu iş yerlerinde çalışanlar arasında güvensizlik ve huzursuzluk artar. İşten ayrılma oranları yükselirken, yeni çalışanların adaptasyonu zorlaşır. Ayrıca, yaratıcılık ve yenilikçilik gibi unsurlar geri plana itilir, çünkü çalışanlar kendilerini ifade etmekten kaçınır ve risk almaktan çekinir. Bununla birlikte, sürekli stres altında çalışan bireyler daha fazla hata yapabilir, karar alma süreçlerinde çekimser davranabilir ve iş birliği yerine bireysel koruma mekanizmaları geliştirebilir. Sonuç olarak, iş yerinde genel bir verimsizlik ortaya çıkarken, şirketin kurumsal itibarı da zarar görebilir. Mobbing'in Kişiye Etkileri Mobbinge maruz kalan bir çalışan, zamanla psikolojik, duygusal ve fiziksel olarak olumsuz değişimler yaşayabilir. Bu değişimler genellikle aşamalı olarak ortaya çıkar ve sürecin uzaması durumunda daha belirgin hale gelir. Psikolojik ve Duygusal Değişimler Özgüven Kaybı: Sürekli eleştiri ve dışlanma, bireyin kendine olan güvenini sarsar. Kaygı ve Stres: Kişi, işe gitme konusunda endişe duymaya başlar ve sürekli bir gerginlik hisseder. Depresyon Belirtileri: Umutsuzluk, mutsuzluk, isteksizlik ve duygusal çöküş yaşayabilir. Öfke ve Sinirlilik: Haksızlığa maruz kalma hissi, kişinin daha kolay sinirlenmesine neden olabilir. Kararsızlık ve Çekingenlik: Kendi kararlarını sorgulamaya başlayabilir ve inisiyatif almaktan kaçınabilir. Davranışsal Değişimler İş Performansında Düşüş: Motivasyon kaybı nedeniyle verimlilik azalabilir. İçine Kapanıklık: Sosyal ilişkilerden kaçınmaya başlayabilir, ekip çalışmasına katılmak istemeyebilir. İşe Geç Gelme veya Devamsızlık: İşe gitmek istemediği için sık sık mazeret bildirebilir. Savunmacı Davranışlar: Sürekli tetikte olma hali, çalışma arkadaşlarına veya yöneticilere karşı savunmacı bir tavır geliştirilmesine yol açabilir. Fiziksel Belirtiler Uyku Problemleri: Uykusuzluk veya aşırı uyuma gibi düzensizlikler görülebilir. Bağışıklık Sisteminde Zayıflık: Sürekli stres, kişinin sık sık hasta olmasına neden olabilir. Baş Ağrısı ve Mide Rahatsızlıkları: Psikosomatik belirtiler olarak baş ağrısı, mide bulantısı, sindirim sorunları yaşanabilir. Tansiyon ve Kalp Rahatsızlıkları: Yoğun stresin uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açma riski vardır. Bu değişimler zamanla kişinin iş ve özel hayatını ciddi şekilde etkileyebilir. Mobbinge maruz kalan bireyler, kendilerini yalnız ve çaresiz hissedebilir, bu yüzden erken müdahale ve destek mekanizmaları büyük önem taşır. Mobbing'e Maruz Kaldığımı Nasıl Anlarım? Mobbing, bazen açıkça fark edilebilir olsa da, çoğu durumda sinsi ve aşamalı bir şekilde ilerlediği için maruz kalan kişi durumun farkına geç varabilir. Kendinizi aşağıdaki durumlarla sık sık karşı karşıya buluyorsanız, mobbinge maruz kalıyor olabilirsiniz. Sürekli Eleştiri ve Küçük Düşürülme İşinizle ilgili sürekli haksız ve yıkıcı eleştiriler alıyorsanız, Yaptığınız işler takdir edilmiyor, aksine sürekli hatalarınız öne çıkarılıyorsa, Toplantılar veya ortak çalışmalarda sözünüz kesiliyor ya da fikirleriniz küçümseniyorsa. Sosyal İzolasyon ve Dışlanma İş yerinde kasıtlı olarak görmezden geliniyor, selamınıza bile karşılık verilmiyorsa, Önemli toplantılara davet edilmiyorsanız, İş arkadaşlarınız veya yöneticileriniz sizinle iletişim kurmaktan kaçınıyorsa. Görev ve Sorumluluklarla İlgili Adaletsizlikler Size normalden çok daha ağır ve zor işler veriliyorsa, Yetkileriniz kısıtlanıyor veya işiniz gereksiz şekilde basitleştiriliyorsa, Önemli projelerden veya görevlerden keyfi olarak uzaklaştırılıyorsanız. Dedikodu ve Karalama Kampanyaları İş yerinde hakkınızda olumsuz söylentiler yayılıyorsa, Çalışanlar arasında sizinle ilgili gerçek dışı bilgiler dolaşıyorsa, Hakkınızda yönetime şikâyetler iletiliyor ancak bu iddiaların doğruluğu sorgulanmıyorsa. Mobbing Konusunda Ne Yapabilirim? Kanıt Toplayın ve Belgeler Oluşturun Mobbingi kanıtlamak için olayları belgelemek önemlidir. Size yapılan haksız eleştirileri, tehditleri veya dışlanmaları not alın. E-postalar, mesajlar ve yazılı belgeleri saklayın. Tanık olabilecek iş arkadaşlarınızdan destek alın. Bunlar, ilerleyen süreçte yasal haklarınızı kullanırken işinize yarayacaktır. Mobbing Uygulayan Kişiyle Yüzleşin (Mümkünse) Eğer güvenli bir ortamda mümkünse, size mobbing yapan kişiyle doğrudan konuşarak rahatsız olduğunuzu ifade edebilirsiniz. Sakin ve kararlı olun. Net bir şekilde rahatsızlığınızı dile getirin. Profesyonel bir dil kullanın, duygusallıktan kaçının. Ancak, eğer mobbing yapan kişi güç konumundaysa (örneğin yöneticinizse), doğrudan yüzleşmek yerine resmi yolları tercih etmek daha sağlıklı olabilir. İnsan Kaynaklarıyla veya Üst Yönetimle Görüşün Çalıştığınız kurumda bir insan kaynakları departmanı varsa, yaşadıklarınızı onlarla paylaşabilirsiniz. Mobbing sürecini açıklayın. Kanıtlarınızı sunarak durumun ciddiyetini gösterin. Şirketin mobbing karşıtı politikaları olup olmadığını öğrenin. Eğer insan kaynakları departmanı destek olmuyorsa, güvenilir bir üst yöneticiyle konuşmayı deneyebilirsiniz. Psikolojik ve Hukuki Destek Alın Mobbingin uzun vadeli etkilerini azaltmak için bir psikolog ile görüşebilirsiniz. Hukuki olarak haklarınızı öğrenmek için bir iş hukuku avukatı ile iletişime geçebilirsiniz. Türkiye’de ve birçok ülkede iş yerinde mobbing hukuki bir suçtur ve mahkemeye taşınabilir. Çalışan haklarını koruyan işçi sendikalarına veya çalışan hakları derneklerine başvurabilirsiniz. Alternatif Çözümleri Değerlendirin Eğer şirket içinde çözüm bulamıyorsanız, iş değişikliği gibi alternatifleri düşünmek de bir seçenektir. Sürekli mobbinge maruz kalmak hem ruhsal hem de fiziksel sağlığınızı olumsuz etkileyebilir. Kendinize uygun, daha sağlıklı bir iş ortamı sunan alternatifleri araştırabilirsiniz. Sonuç Mobbing ciddi bir sorundur ve sessiz kalındığında devam etme olasılığı yüksektir. Bu yüzden kanıt toplayarak, resmi mercilere başvurarak ve gerektiğinde profesyonel destek alarak kendinizi koruyabilirsiniz. Unutmayın, hiç kimse iş yerinde baskıya, dışlanmaya veya kötü muameleye maruz kalmayı hak etmez. Psikolog Yunus Öztürk
- Boşanmak İstiyorum: Boşanma Kararını Vermeden Önce Bilmeniz Gerekenler
Boşanmak istiyorum. Kocamdan boşanmak istiyorum. / Karımdan boşanmak istiyorum. / Ayrılmak istiyorum. Hayatta bazı kararlar diğerlerinden daha zordur ve "Boşanmak istiyorum" demek, genellikle birçok karmaşık duygunun, düşüncenin ve olayın birikimiyle ortaya çıkar. Eğer kendinizi böyle bir durumda buluyorsanız yalnız olmadığınızı bilmelisiniz. Boşanma kararı ciddi bir adımdır ve bu süreçte hem duygusal hem de psikolojik olarak destek almanız önemlidir. Boşanma Kararını Tetikleyen Yaygın Nedenler Nelerdir? İletişim Problemleri: Sağlıklı bir ilişki, etkili iletişim üzerine kuruludur. Ancak tartışmaların kavgaya dönmesi, anlaşmazlıkların çözümsüz kalması ve duygusal uzaklık, evliliği zayıflatabilir. Güvensizlik ve Aldatma: Evlilikte güven temel bir unsurdur. Güvenin zedelenmesi, ilişkinin onarılmasını zorlaştırabilir. Şiddetli Geçimsizlik: Sürekli kavga, çözülmeyen çatışmalar ve uyumsuzluk, çiftlerin birbirinden uzaklaşmasına neden olur. Sevginin Azalması: Zamanla eşlerin birbirine olan duygusal bağlarının zayıflaması, boşanma düşüncesini tetikleyebilir. Ekonomik Sorunlar: Maddi sıkıntılar, çiftler arasında gerilim yaratarak ilişkiyi olumsuz etkileyebilir. Boşanma Kararı Vermeden Önce Kendinize Sorabileceğiniz Sorular Bu evliliği kurtarmak için elimden geleni yaptım mı? Evlilik sorunlarımız çözülebilir mi? Boşanma, beni ve çocuklarımı (varsa) nasıl etkileyecek? Duygusal olarak bu karara hazır mıyım? Profesyonel bir yardım alarak ilişkimizi düzeltme şansımız var mı? Boşanma Sürecinde Profesyonel Destek Almanın Faydaları İzmir Altuğ Psikoloji'de bulunan deneyimli terapistler, boşanma sürecini daha sağlıklı bir şekilde yönetmenize yardımcı olabilir. Bu destek sayesinde: Kararınızı duygusal bir krize girmeden değerlendirebilirsiniz. Çocuklarınız varsa onların duygusal ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilirsiniz. Duygusal yüklerinizi hafifletebilir, yeni bir hayat kurmaya hazırlanabilirsiniz. Eğer boşanma kaçınılmazsa, süreci daha az yıpratıcı hale getirebilirsiniz. Evliliğinizi Kurtarmak İçin Neler Yapabilirsiniz? Boşanma bazen en doğru karar olabilir ancak bazı durumlarda evliliğin kurtarılması da mümkündür. Çift Terapisine Katılın: İzmir Karşıyaka’da bulunan merkezimizde, çift terapisi ile ilişkinizin temel sorunlarını anlamanıza ve çözüm yolları bulmanıza destek oluyoruz. Online terapi veya yüz yüze terapi seçeneklerimizden faydalanabilirsiniz. İletişim Becerilerinizi Geliştirin: Eşinizle açık, dürüst ve yapıcı bir şekilde konuşmayı öğrenin. Konuşmanızda suçlayıcı olmamak ve ben dili kullanımına dikkat etmek önemlidir. Geçmişi İyileştirin: Geçmiş travmalar ve kırgınlıklar, terapide ele alınabilir. Birbirinize Zaman Ayırın: Yoğun hayat temposu içinde birbirinizi ihmal etmeyin. Boşanma Kararı Sizin İçin Doğru Mu? Boşanma; hayatınızda köklü bir değişiklik yapmayı gerektiren, duygusal olarak zorlayıcı ve önemli bir adımdır. Bu karar, genellikle bir ilişkide uzun süredir devam eden sorunların sonucu olarak gündeme gelir. Ancak aceleyle ya da yalnızca duygularınızın yoğunluğu altında alınması, pişmanlığa yol açabilir. Bu nedenle, boşanma kararı vermeden önce bu süreci tüm boyutlarıyla ele almanız önemlidir. 1. İlişkinizdeki Temel Sorunları Anlamak Boşanma düşüncenizin arkasında yatan nedenler nelerdir? Kendinize ''Neden boşanmak istiyorum?'' diye sordunuz mu? İlişkinizdeki sorunlar çözülebilir mi yoksa çözülmesi mümkün olmayan bir çıkmazda mı hissediyorsunuz? Bazı çiftler iletişim problemleri, duygusal bağın zayıflaması ya da aldatma gibi zorlu konularla karşı karşıya kalabilir. Ancak bu sorunların çözümüne yönelik çaba gösterilip gösterilmediği kritik bir sorudur. 2. Duygusal Durumunuzu Değerlendirin Boşanma kararı alırken duygusal durumunuz oldukça etkilidir. Öfke, hayal kırıklığı ya da kırgınlık, geçici bir anın tepkisi olabilir. Bu duygular geçtikten sonra ne hissedeceğinizi düşünmek, size daha net bir bakış açısı kazandırabilir. 3. Çocukların Durumu Eğer çocuklarınız varsa boşanma kararının onları nasıl etkileyeceğini göz önünde bulundurmalısınız. Boşanma sonrası ebeveynlerin çocuklarla sağlıklı bir ilişki sürdürmesi önemlidir. Çocukların bu süreçte duygusal olarak güvende hissetmeleri için rehberlik alınmasını öneriyor ve boşanmanızın onlarda kalıcı bir hasara neden olmaması adına önemli olduğunun altını çizmek istiyoruz. 4. Profesyonel Destek Alın Bir terapist ya da çift danışmanı, boşanma kararı öncesinde ilişkinizi objektif bir şekilde değerlendirmenize yardımcı olabilir. Bazen sorunların kökeni; bireysel travmalar, yanlış iletişim yöntemleri ya da beklentilerin uyumsuzluğu olabilir. Profesyonel destek, ilişkinizin gerçekten sonlandırılması gerekip gerekmediğine dair daha bilinçli bir karar almanıza yardımcı olabilir. 5. Geleceği Hayal Edin Boşanma sonrası hayatınızı gözünüzde canlandırın. Bu yeni başlangıç sizin için nasıl bir yaşam sunuyor? Bu soruya dürüstçe vereceğiniz yanıt, kararınızı netleştirmenizde etkili olabilir. Eğer geleceği hayal etmek sizi endişelendiriyor ya da mutsuz hissettiriyorsa bu durum kararı tekrar gözden geçirmeniz gerektiğini gösterebilir. Unutmayın ki her evlilik farklıdır ve boşanma kararı her zaman karmaşık bir sürecin sonucudur. Bu nedenle, kararı aceleye getirmek yerine hem kendinize hem de ilişkinize bir şans tanıyın. Bir terapistin rehberliği, duygularınızı yönetmenize ve ilişkinizi sağlıklı bir şekilde değerlendirmenize yardımcı olabilir. İzmir’de Psikolog veya Çift ve Aile Danışmanı Arıyorsanız Bize Ulaşın Karşıyaka, Alaybey’deki merkezimizde boşanma sürecindeki çiftler için danışmanlık hizmeti sunuyoruz. Boşanmanın sizin için en doğru karar olup olmadığını anlamak, bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetmek ve duygusal yüklerinizi hafifletmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Sağlıkla Kalın.
- Gerçekten Aşık mıyım Yoksa Sadece Alışkanlık mı?
Onu gerçekten seviyor muyum? O beni gerçekten seviyor mu? - İzmir Psikolog, İzmir Aile ve Çift Terapisi Bir ilişkiye başladığımızda, ilk kıvılcımlar kalbimizi ısıtır, ellerimiz terler ve gözlerimiz parıldar. Ama zamanla bu güçlü duygular yerini sakin bir sevgiye, derin bir yakınlığa ya da belki sadece bir alışkanlığa bırakır. Peki şu anda partnerimize hissettiğimiz şey gerçekten aşk mı, yoksa yalnızca bir rahatlık duygusu mu? Bu soru, ilişkilerde pek çok kişinin kendisine dürüstçe sormaya çekindiği bir yargıdır. 1. Alışkanlık mı Yoksa Aşk mı? Nasıl Ayırt Edebiliriz? İlişkilerde aşk ve alışkanlık arasındaki farkı anlamak için öncelikle beynin iki ana yapısını incelemek gerekir: limbik sistem ve korteks. Limbik sistem, daha çok duygusal tepkilerimizi ve ilk başlarda hissettiğimiz “aşk” duygularını yönlendirirken; korteks ise mantıksal kararları, bağlılığı ve güveni destekleyen kısımdır. Peki bu duygusal ve mantıksal çekimlerin arasındaki çizgi ne zaman bulanıklaşır, hiç düşündünüz mü? Gelin birlikte sorularla beraber bunu irdeleyelim. Sevgili okuyucularımıza not: Uzun vadeli ilişkilerde serotonin ve oksitosin seviyeleri artarken, dopamin seviyesi düşer. Bu da ilk zamanlardaki coşkulu aşk hissini zamanla daha durağan, bağlılık temelli bir sevgiye dönüştürebilir. Ancak dopaminin düşmesi, aşkın bittiği anlamına gelmez; sadece aşkın daha kalıcı bir biçime dönüştüğünü gösterir. 2. Sizi Heyecanlandıran Küçük Detaylar Hâlâ Var mı? Bir ilişkide aşkı belirleyen detaylardan biri, partnerin küçük jestlerinin sizi hâlâ etkileyip etkilemediğidir. Sabah kahvesi hazırladığında ya da sevdiğiniz müziği açtığında kendinizi özel hissediyor musunuz? Yoksa tüm bu jestler sıradan mı geliyor? Soru : Partnerimin davranışları beni hala heyecanlandırıyor mu? Soru : Küçük jestleri fark ettiğimde içimde bir sıcaklık hissediyor muyum? 3. Onunlayken Ne Kadar Mutlusunuz? Bir diğer önemli nokta, partnerinizle vakit geçirirken hissettiklerinizdir. Eğer çoğunlukla huzurlu, eğlenceli veya rahat hissettiğiniz anlar yaşıyorsanız, bu bir aşk belirtisi olabilir. Ancak, eğer birlikteliğinizdeki mutluluk hissi yerine sadece bir mevcudiyet duygusu varsa, bu alışkanlığın öne çıktığına işaret olabilir. Soru : Onunlayken kendimi nasıl hissediyorum? Soru : Gelecek planları yaparken kendimi onunla mı yoksa onsuz mu hayal ediyorum? 4. Zor Zamanlarda Beraber Misiniz? Gerçekten aşık olduğunuz bir kişiyle zor zamanlarda bir arada olma isteğiniz güçlü olur. İşler kötüye gittiğinde kaçmak yerine yanında kalmayı tercih edersiniz. Bir alışkanlık ilişkisinde ise zorlayıcı durumlar çoğunlukla daha zorlayıcı gelir çünkü ilişkide duygusal bağ azalmış olabilir. Soru : Zor zamanlar yaşadığımızda onun yanında kalmak istiyor muyum? Soru : O, benim için bir destek mi yoksa zor zamanlarda uzak durmak mı istiyorum? 5. Onu Nasıl Hayal Ediyorsunuz? Gerçekten aşık olduğumuz bir insanı gözümüzde bir kahraman gibi görebiliriz. Onun güçlü yönleri, yetenekleri ve kişiliği bizi etkiler ve ilham verir. Fakat alışkanlık duygusu varsa, partneri idealize etmektense olduğu gibi görme eğiliminde oluruz. Bu da ilişkinin heyecanının azalmasına yol açabilir. Soru : Partnerim bana ilham veriyor mu? Soru : Onun hakkında düşündüğümde güçlü yönlerine hayranlık duyuyor muyum? 6. Sevgi Diliniz Uyumlu mu? Aşkın birçok ifadesi vardır: kimi zaman dokunma, kimi zaman hediye verme, kimi zamansa sözlerle sevgi ifade edilir. Sevgi dili uyumsuz olduğunda ilişki yalnızca alışkanlığa dönüşebilir, çünkü çiftlerin ihtiyaç duydukları şey farklıdır. Soru : Sevgi dilimiz uyumlu mu? Soru : Partnerimin bana olan sevgisini anlayabiliyor muyum? Aşk mı Alışkanlık mı? Bu yazıda yer alan sorulara içtenlikle cevap verdiğinizde ilişkinizin aşk mı yoksa alışkanlık mı üzerine kurulu olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. Unutmayın ki alışkanlık kötü bir şey değildir; pek çok ilişkide bağlılık ve huzur yaratır. Ancak aşka dair özlem duyuyorsanız bu konuyu partnerinizle paylaşmak ve ilişkinizi yeniden canlandırmak için adımlar atabilirsiniz. Hatta bir Çift Terapisti ile görüşmek bu anlamda yolunuzu aydınlatabilir. Bu veya benzer konularda bir uzmana ihtiyaç duyuyorsanız İzmir, Karşıyaka Alaybey'de bulunan Altuğ Psikoloji, Psikoloji ve Danışmanlık Merkezi olarak sizin yanınızdayız. Yüz yüze veya online terapi seçeneklerimiz seçebilir veya öncesinde 15 dakikalık ücretsiz online tanışma görüşmesi talep edebilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
- Sınavlarda Başarısızlık Kabusunuz mu? LGS, YKS, KPSS, ALES, DGS, TUS, DUS, YDS, YÖKDİL, TOEFL, IELTS ve Okul Sınavları İçin Profesyonel Psikolojik Destek Alın!
Öğrenci Danışmanlığı, Öğrenci Koçluğu 🎯 Sınav Başarısızlığını Kabus Haline Getiren Ne? Hayatımızda sınavlar, çoğu zaman sadece bilgi değil; gelecek, statü ve başarıyı temsil eder . Sınavlar; hayallerimizin, kariyerimizin ve bazen de kişisel değerimizin ölçüldüğü platformlara dönüşür. Öyle ki LGS, YKS, KPSS, ALES, DGS, TUS, DUS, YDS, YÖKDİL, TOEFL, IELTS gibi sınavlar; yaşam kalitemizi , öz güvenimizi ve geleceğimizi etkileyen dönüm noktalarıdır. Ama bu dönemeçlerde kaygı , stres , motivasyon eksikliği , odaklanma sorunları ve başarısızlık korkusu hepimizin ortak problemi. İyi haber şu ki; bilimsel yöntemlerle , psikolojik destekle ve doğru stratejilerle sınavlara hazırlanmak mümkün! Ayrıca siz de bu yazıyı okuduktan sonra, sınavlarda başarıya ulaşmanın ipuçlarını öğreneceksiniz. 🧠 Sınav Kaygısının Temel Nedenleri ve Psikolojik Dinamikleri Sınav kaygısı , sadece “heyecan” değil aynı zamanda zihinsel ve bedensel sistemimizin alarm hali dir. Peki neden olur? Mükemmeliyetçilik: “Hata yaparsam rezil olurum.” Aile ve Çevre Baskısı: “Ailem bana güveniyor, başarısız olamam.” Gelecek Kaygısı: “Bu sınavı geçemezsem hayatım biter.” Özgüven Eksikliği: “Ben zaten yeterince zeki değilim.” Yetersiz Hazırlık Algısı: “Çalıştım ama yetmez.” Olumsuz Deneyimler: Daha önceki başarısızlıklar travma yaratabilir. Yanlış Öğrenilmiş İnançlar: “Sınavda başarılı olamayan değersizdir.” 🚨 Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? Zihinsel: Düşüncelerde sürekli olumsuz senaryolar Boşluk hissi ve hatırlayamama Karar verememe ve panik Duygusal: Kaygı, korku, öfke Umutsuzluk ve yetersizlik hissi Motivasyon kaybı Fiziksel: Kalp çarpıntısı Terleme, mide bulantısı Ellerde titreme Uyku bozuklukları 🎯 Hangi Sınavlar İçin Psikolojik Destek Alabilirsiniz? 📌 İlkokul ve Ortaokul Sınavları: Ders başarısızlıkları Yazılı sınavlara hazırlıkta stres Öğrenci-öğretmen iletişim problemleri 📌 LGS (Liseye Geçiş Sınavı): Zaman yönetimi Dikkat eksikliği ve odaklanma sorunları Performans kaygısı ve özgüven eksikliği 📌 YKS (TYT-AYT-YDT): Uzun vadeli motivasyon kaybı Mükemmeliyetçilik ve erteleme Gelecek korkusu ve tükenmişlik sendromu Aile içi çatışmalar ve baskılar 📌 KPSS, ALES, DGS: Zamanı verimli kullanamama Odaklanma eksikliği Geçim kaygısı ile başa çıkma Sınav tekrarlarında başarısız olma korkusu 📌 TUS, DUS, EUS: Tıp ve diş hekimliği sınavlarında bilgi yoğunluğu nedeniyle tükenmişlik Uyku ve beslenme düzeninde bozulmalar Yüksek rekabetin oluşturduğu stres 📌 YDS, YÖKDİL, TOEFL, IELTS, Vatandaşlığa Kabul Sınavları: Dil öğrenme sürecinde motivasyon kaybı Okuma-anlama sorunları Sınav günü panik atak riski Zaman baskısına dayanıklılık 📌 SAT, GRE, GMAT: Uluslararası sınavlara hazırlanırken kültürel farklılıkların yarattığı stres İngilizce yeterlilikle ilgili kaygılar Konsantrasyon ve süre yönetimi 🌟 Psikolojik Destekle Sınav Başarınızı Nasıl Artırabilirsiniz? Sınav başarısı sadece akademik çalışmayla değil zihinsel ve duygusal dengeyi sağlamakla mümkündür. Terapi sürecinde, kişinin bireysel ihtiyaçları doğrultusunda geliştirdiğimiz yöntemlerle sınavlara hazırlık sürecini daha verimli, daha huzurlu ve daha kontrollü hale getiriyoruz. İlk adımda, danışanımızla birlikte zihinsel süreçlerini fark etmeye ve yeniden yapılandırmaya odaklanıyoruz. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yaklaşımıyla, kişinin sınavla ve kendi yeterliliğiyle ilgili otomatik olumsuz düşüncelerini belirliyoruz . Örneğin; “Başaramayacağım”, “Yeterince çalışmadım”, “Herkes benden daha iyi” gibi inançlar üzerinde çalışarak bunları daha gerçekçi ve işlevsel düşüncelerle değiştirmeyi hedefliyoruz . Zaman içinde bu yeni düşünceler, kaygıyı azaltabiliyor ve özgüveni artırabiliyor. Farklı bir örnek olarak da bazı danışanlarımız, daha önceki başarısız sınav deneyimlerinden kaynaklanan yoğun kaygılar ve travmalar taşıyor olabilir. Bu durumda sınav süreci, anı ve sınav sonrası yaşanan olumsuz duyguları nötralize etmeyi hedefleyerek kişinin zihnindeki başarısızlık anılarını gözden geçirmesine destek olarak onları yeniden güvenli ve kontrollü bir sınav deneyimi yaşaması destekleme sağlıyoruz. Daha derin köklere indiğimizde ise Şema Terapi yaklaşımı devreye girebiliyor. Kişinin “başarısızlık”, “yetersizlik”, “kusurluluk” gibi özellikle çocukluk döneminden taşıdığı şemalarla çalışıyoruz. Bu şemalar genellikle sınav kaygısını ve mükemmeliyetçiliği tetikleyebilmekte. Seanslarda, kişinin bu şemaları fark edip dönüştürmesine yardımcı oluyoruz. Böylece sadece sınavlarda değil hayatın diğer alanlarında da daha özgüvenli bir birey gelişmesi için destek sağlıyoruz. Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi yaklaşımında ise danışanlarımızın mevcut kaynaklarını ve güçlü yönlerini keşfetmelerine odaklanıyoruz. “Daha önce hangi zor süreçleri başarıyla atlattınız?”, “Sizi motive eden neydi?” gibi sorularla danışanı kendi çözümlerini üretmeye teşvik ediyoruz. Bu yöntem, özellikle sınav sürecinde kısa vadeli ve hızlı çözüm isteyen öğrenciler için oldukça etkili olmaktadır. Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ise sınav kaygısının tamamen ortadan kalkmasının gerçekçi bir hedef olmadığını kabul ediyoruz. Bunun yerine, kişinin kaygıyla birlikte hareket edebilme kapasitesini artırmayı hedefliyoruz . Kaygı bir düşman değil; onu fark edip, yaşam değerlerimize uygun adımlar atarken yanında taşıyabileceğimiz bir yol arkadaşı haline getiriyoruz. Özellikle yoğun panik anlarında, “Şu an buradayım, elimden gelenin en iyisini yapıyorum” temelli mindfulness ve farkındalık egzersizleriyle anda kalma becerileri kazandırma konusunda destek sağlıyoruz. Seanslarda sıklıkla zaman yönetimi ve planlama üzerine de çalışıyoruz. Ancak burada klasik listeler yerine kişinin kişilik özelliklerine, değerlerine ve hedeflerine uygun gerçekçi ve sürdürülebilir çalışma planları oluşturuyoruz. Örneğin, mükemmeliyetçi bir öğrenciye her dakikasını planlamak yerine esnek çalışma blokları öneriyoruz. Erteleyici bir öğrenciyle ise küçük ve ulaşılabilir hedefler belirleyerek adım adım ilerliyoruz. Danışanlarımızın sınav sürecinde duygusal regülasyonlarını güçlendirmek için mindfulness ve farkındalık egzersizleriyle terapi sürecine entegre ediyoruz. Süreç boyunca danışanlarımızı; öz şefkat geliştirme , kendi başarılarını fark etme ve hayallerine giden yolda içsel gücünü kullanma konusunda destekliyoruz. Terapi yalnızca sınav kazandırmaz; yaşam kalitesini artırır. Bizim yaklaşımımız, yalnızca sınav sürecini kolaylaştırmakla kalmaz aynı zamanda bireyin yaşamının farklı alanlarına da dokunur. Yukarıda bahsettiğimiz teknik ve yöntemler genel bir yol haritasıdır. Ancak unutmamak gerekir ki; her bireyin sınav sürecindeki deneyimi, ihtiyaçları, hedefleri ve zorlukları birbirinden farklıdır. Dolayısıyla biz, kişiye özel terapi planları oluşturuyoruz. Sınav türü ne olursa olsun (LGS, YKS, KPSS, DGS, ALES, TUS, YDS, IELTS, TOEFL veya okul sınavları, kurum sınavları ve iş mülakatları gibi), her danışanımızın bireysel hikayesini, güçlü yönlerini ve zorlandığı alanları göz önünde bulundurarak özel bir yol haritası çiziyoruz. Bu süreçte, kimi zaman Bilişsel Davranışçı Terapi, kimi zaman Şema Terapi veya Kabul ve Kararlılık Terapisi gibi farklı yöntemleri harmanlayarak ilerliyoruz. Çünkü herkesin ihtiyacı birbirinden farklı; çözüm de öyle olmalı. Sınavlara Hazırlık, Sınavlara Destek! 🧰 Evde Uygulayabileceğiniz 10 Altın Taktik: Güne 5 dakikalık nefes egzersiziyle başla. Sabah çalışması: En verimli saatlerini keşfet. Telefonu çalışma sırasında odadan çıkar. 30 dakika çalış, 10 dakika fiziksel hareket yap, yürü. Her konu bitiminde minik ödüller ver kendine (kahve, meyve). Sınav provası yap: Aynı süre ve gerçek sınav koşullarında denemeler çöz. Gece ortalama 22:00’den sonra teknolojiye veda et, uykuya hazırlan. Sosyal medya detoksu: Çalışma saatlerinde tüm bildirimleri kapat. Negatif arkadaşlardan uzak dur, motive eden insanlarla iletişim kur. Başarı defteri tut: Her gün başardığın şeyleri yaz, özgüvenini tazele! 👨👩👧👦 Ebeveynlere ve Öğretmenlere Tavsiyeler: Çocuğunuzu kıyaslamayın! Her bireyin öğrenme hızı farklıdır. Eleştiriden çok destek verin. Hataları büyütmek yerine çözüm odaklı olun. Ders çalışmayı dayatmayın, birlikte program oluşturun. Duygusal ihtiyaçları göz ardı etmeyin. Sevgiyi, ilgiyi hissettirmek başarıyı artırır. Başarısızlıkta “Daha çok çalışmalısın!” demek yerine, “Beraber neyi değiştirebiliriz?” diye sorun. 🚀 Siz de sınav sürecinizi daha kontrollü, kaygısız ve verimli geçirmek ister misiniz? İzmir Karşıyaka’daki ofisimizde yüz yüze , dünyanın her yerinden online terapi seçeneklerimle yanınızdayız. 📅 İlk adımı atmak isteyenler için ücretsiz 15 dakikalık ön görüşme fırsatı sunuyoruz! Size en uygun süreci birlikte planlayalım, başarınıza profesyonel destekle katkı sağlayalım. 👉 Hemen iletişime geçin, randevunuzu oluşturun!
- Toksik İlişkilerden Kurtulmanın 5 Etkili Yolu
Toksik İlişki - Çift Terapisi İlişkiler hayatımızın en önemli parçalarından biri olsa da her ilişki sağlıklı değildir. Bazen bir ilişki bize sevgi ve destekten çok stres, üzüntü ve tükenmişlik getirir. Toksik bir ilişki içinde olduğunuzu fark etmek ve bu ilişkiden kurtulmak zor olabilir. Ancak, kendinize olan saygınızı ve ruh sağlığınızı koruyabilmek için bu adımları atmak büyük önem taşır. 1. Toksik İlişkiyi Tanıyın ve Kabul Edin Bir ilişkide olduğumuzda, karşımızdaki kişinin davranışlarını zaman zaman göz ardı edebiliriz. Ancak toksik bir ilişkinin içindeyseniz bunu fark etmek ilk adımdır. Sürekli eleştiriliyor veya küçümseniyor musunuz? Duygusal manipülasyona mı maruz kalıyorsunuz? (Örneğin, partneriniz sizi suçlu hissettirmeye çalışıyor mu?) Duygularınızı ve düşüncelerinizi ifade ettiğinizde karşınızdaki kişi sizi görmezden mi geliyor? Kendinizi sürekli gergin, yorgun ve huzursuz mu hissediyorsunuz? Kendi kimliğinizi kaybettiğinizi veya kendiniz olamadığınızı düşünüyor musunuz? Eğer bu sorulara çoğunlukla "evet" cevabı veriyorsanız, muhtemelen toksik bir ilişki içindesiniz. Öncelikle, bu gerçeği kabul etmek ve kendinizi suçlamamak çok önemli. Unutmayın, hiçbir zaman toksik bir ilişkinin içinde kalmayı hak etmiyorsunuz. 2. Duygusal Mesafe Koyun Toksik kişiler genellikle sizi kontrol etmek ister ve duygularınızı manipüle eder. Bu durumdan kurtulmak için önce duygusal mesafenizi korumayı öğrenmelisiniz. Duygularınızı yönetin: Karşınızdaki kişinin söylediklerine veya yaptıklarına anında tepki vermek yerine önce kendinizi sakinleştirin. Derin nefes alın, birkaç saniye düşünün ve tepkinizi mantıklı bir şekilde verin. Manipülasyonlara karşı bilinçli olun: Toksik kişiler genellikle "Bensiz yapamazsın" veya "Beni terk edersen her şey kötüye gider" gibi cümlelerle sizi etkilemeye çalışır. Bu tür söylemlere karşı güçlü durun ve kendi değerinizin farkına varın. Kendi iç sesinize güvenin: İçinizdeki ses size bu ilişkinin sağlıksız olduğunu söylüyorsa ona kulak verin. 3. Sınırlarınızı Belirleyin ve Koruyun Toksik bir ilişkide en büyük sorunlardan biri, sınırların ihlal edilmesidir. Karşı tarafın sizi manipüle etmesine izin vermemek için net sınırlar koymalısınız. Gereksiz tartışmalardan kaçının: Toksik insanlar genellikle tartışmaları uzatarak sizi yıpratmaya çalışır. Bunun yerine gerektiğinde konuşmayı sonlandırın ve enerjinizi koruyun. Hayır demekten çekinmeyin: Partnerinizin, arkadaşınızın ya da ailenizin sizi manipüle etmesine izin vermemek için "hayır" kelimesini kullanmaktan korkmayın. Özsaygınızı koruyun: Kendinizi suçlu hissettirmeye çalışan birine karşı, "Benim duygularım da önemli" diyerek duruşunuzu netleştirin. Sınırlarınızı belirlediğinizde ve bunları koruduğunuzda, toksik kişilerin size zarar vermesi giderek zorlaşacaktır. 4. Destek Sisteminizi Güçlendirin Toksik bir ilişkiden kurtulmak bazen yalnız hissettirebilir. Ancak unutmayın ki yalnız değilsiniz. Aileniz ve arkadaşlarınızla konuşun: Güvendiğiniz kişilerle bu durumu paylaşmak kendinizi daha güçlü hissetmenizi sağlar. Bir terapistten destek alın: Bu süreçte profesyonel bir destek almak duygularınızı anlamanıza ve sağlıklı kararlar almanıza yardımcı olabilir. Yeni sosyal çevreler oluşturun: Yeni insanlarla tanışmak, yeni hobiler edinmek ve farklı aktiviteler yapmak sizi güçlü hissettirecektir. 5. Kendinize Odaklanın ve İyileşme Sürecine İzin Verin Toksik bir ilişkiden çıktıktan sonra iyileşme sürecine odaklanmak çok önemlidir. Bu süreçte kendinize nazik olun ve şunları uygulayın: Kendi ihtiyaçlarınıza odaklanın: Neler yapmaktan keyif aldığınızı düşünün ve bunları hayatınıza dahil edin. Yeni hobiler edinin: Müzik, spor, sanat veya doğa yürüyüşleri gibi aktivitelerle kendinizi keşfedin. Affedin ama unutmayın: Kendinizi ve geçmişinizi affetmek, geleceğe daha sağlıklı bir şekilde ilerlemenize yardımcı olur. Ancak bu, aynı hataları tekrar yapmanız gerektiği anlamına gelmez. Zaman tanıyın: İyileşme süreci zaman alabilir, sabırlı olun ve kendinizi her gün biraz daha iyi hissetmek için çaba gösterin. Toksik bir ilişkiden kurtulmak cesaret ister ama unutmayın: Kendinizi sevgiye, saygıya ve huzura layık gören sizsiniz. Sağlıklı bir ilişki karşılıklı anlayış, sevgi ve destek üzerine kuruludur. Eğer bulunduğunuz ilişki size zarar veriyorsa bu durumu değiştirme gücünüz olduğunu bilin. Eğer bu süreçte destek almak isterseniz, bir uzmanla konuşmak her zaman iyi bir fikirdir. Online veya yüz yüze terapi hakkında bilgi almak, 15 dakikalık ücretsiz ön görüşme fırsatından yararlanmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Unutmayın, kendinize verebileceğiniz en büyük hediye huzurlu bir hayat sürmektir! 😊 Huzurla kalın.
- Fare Parkı (Rat Park) Deneyi: Çevresel Faktörlerin Bağımlılık Oluşumundaki Rolü
Fare Parkı (Rat Park) Deneyi Bağımlılık, bireylerin yaşamını derinden etkileyen ve birçok faktörün etkileşimiyle ortaya çıkan karmaşık bir durumdur. Geleneksel yaklaşımlar, bağımlılığı genetik ve biyolojik temellere dayandırırken, Bruce K. Alexander’ın "Rat Park" (Fare Parkı) deneyleri, çevresel ve sosyal etmenlerin bağımlılık üzerindeki etkisini anlamayı amaçlamıştır. Alexander, bağımlılığı yalnızca kimyasal bir süreç olarak ele almak yerine, bireyin yaşadığı ortam ve sosyal bağlarının da bu süreçte belirleyici olduğunu öne sürmüştür. Bu yazıda, Rat Park deneyinin amacını ve psikoloji dünyasına katkılarını inceleyeceğiz. Rat Park deneyi, bağımlılığın biyolojik temellerin ötesinde sosyal ve çevresel faktörlerle nasıl şekillenebileceğini anlamak amacıyla Bruce K. Alexander ve ekibi tarafından yürütülmüştür. Deneyde, iki farklı yaşam ortamı oluşturulmuştur. İlk grup, geleneksel laboratuvar kafeslerinde bireysel olarak izole edilen farelerden oluşuyordu. Bu kafesler küçük, sıkışık ve uyarıcıdan yoksundu; fareler yalnız ve stres altında bir yaşam sürmekteydi. İkinci grup ise "Rat Park" adı verilen geniş, zenginleştirilmiş bir ortama yerleştirilmişti. Bu ortamda fareler serbestçe dolaşabiliyor, diğer farelerle sosyal etkileşime girebiliyor, oyun oynayabiliyor ve çiftleşme gibi doğal davranışlarını gerçekleştirebiliyordu. Rat Park, farelerin fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştı. Deneyin kritik aşamasında, her iki gruba da iki farklı su kaynağı sunuldu: biri saf su, diğeri ise morfinle karıştırılmış su. Geleneksel laboratuvar kafeslerinde yalnız başına tutulan fareler, genellikle morfinli suyu tercih etmiş ve giderek daha fazla tüketmeye başlamışlardı. Öte yandan, Rat Park’ta yaşayan fareler başlangıçta morfinli suyu denemiş olsalar da kısa sürede saf suyu tercih etmiş ve morfinli suya olan ilgilerini büyük ölçüde kaybetmişlerdir. Bağımlılık Bir Çevre Sorunu mu, Rat Park Deneyi Ne Gösteriyor? Rat Park deneyinin sonuçları, bağımlılığın yalnızca kimyasal etkilerle açıklanamayacağını, sosyal bağlar, çevresel faktörler ve bireysel psikolojik iyilik halinin de bağımlılık davranışları üzerinde kritik bir rol oynadığını göstermektedir. Stres ve yalnızlık gibi olumsuz koşullar altında yaşayan fareler, madde kullanımına başvurarak bu olumsuz duygusal durumlarından kaçma çabası içerisine girerken, sosyal etkileşim ve zenginleştirilmiş bir çevrede yaşayan fareler, uyuşturucu kullanımına çok daha az eğilim göstermiştir. Bu bulgular, bağımlılığın bireysel bir sorun olmanın ötesine geçtiğini ve çevresel faktörler, sosyal destek ve yaşam kalitesinin bu süreçte belirleyici bir etkisi olduğunu gözler önüne sermektedir. Yalnızlık ve izolasyon gibi koşullar, bireyleri bir kaçış yolu aramaya yönlendirirken, güçlü sosyal bağlar ve tatmin edici bir çevre, bağımlılık gelişiminde koruyucu bir rol oynamaktadır. Bu deney, bağımlılıkla mücadelede yalnızca biyolojik tedavilere odaklanmanın yetersiz olduğunu, bunun yerine bireylerin çevresel ve psikolojik iyilik hallerini iyileştirmenin de önemli bir mücadele yöntemi olduğunu göstermektedir. Rat Park Deneyi Bağımlılık Hakkında İnsanlara Ne Söylüyor? Rat Park deneyinin bulguları, bağımlılığın yalnızca biyolojik bir süreç olmadığını, sosyal ve çevresel faktörlerin de bağımlılık gelişiminde kritik bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. İnsanlar üzerinde de benzer şekilde, yalnızlık, stres ve sosyal izolasyon gibi olumsuz yaşam koşulları, bireylerin madde kullanımına daha fazla yönelmesine sebep olabilir. Ailesel etkenler de bu süreçte önemli bir yer tutar; ebeveyn tutumu, aile birliği, ebeveynlerin ve kardeşlerin madde kullanımı, erken dönem travmalar, bir bireyin bağımlılığa eğilimini artırabilir. Okul hayatı, eğitim düzeyi ve okul sorunları gibi çevresel faktörler, madde kullanımını teşvik edebilir. Arkadaş çevresi, özellikle arkadaşların madde kullanımı ve anti-sosyal davranışlar sergileyen kişilerle etkileşim, bağımlılığa yol açabilecek bir diğer etken olarak karşımıza çıkar. Sosyoekonomik koşullar da bu bağlamda önemli bir rol oynar; düşük aile geliri ve sınırlı kaynaklar, bireyleri zorlu yaşam koşullarına yönlendirebilir. Rat Park’ta farelerin çevresel zenginlik ve sosyal bağlarla daha az madde kullanması, bu faktörlerin insan yaşamındaki bağımlılık riskini azaltmada nasıl etkili olabileceğini gösteriyor. Tüm bu faktörler, genetik ve çevresel etkileşimlerin karmaşık bir ağını oluşturur; güçlü sosyal bağlar ve tatmin edici bir çevre, bireylerin bağımlılıkla daha dirençli bir şekilde mücadele etmelerini sağlar. Bu bakış açısı, bağımlılıkla mücadelede biyolojik tedavi yöntemlerinin yanı sıra sosyal destek, çevresel iyileşme ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik bütüncül yaklaşımların önemini vurgulamaktadır. Ceren GÖLE Psikoloji Öğrencisi
- Türkçe Online Terapi: Yurt Dışındaki Türkler İçin Psikolojik Destek
Türkçe Online Terapi Dünya'nın çeşitli yerlerinde yaşayan Türkler, dil bariyerlerinin yanı sıra kültürel ve psikolojik zorluklarla da başa çıkmak zorunda kalıyor. Göçmenlik, yalnızlık, kimlik arayışı, vatandaşlık sınavlarına hazırlanma süreçleri ve sosyal uyum sorunları gibi durumlar psikolojik sağlık üzerinde büyük etkiler bırakabiliyor. Yurt dışında yaşayan bireylerin bu zorluklarla başa çıkabilmesi için online Türkçe terapi, profesyonel ve bilimsel bir çözüm sunuyor. Türkçe Online Terapi Nedir? Türkçe online terapi, internet üzerinden yapılan ve Türkçe dilinde verilen psikolojik danışmanlık hizmetidir. Psikoterapi süreci, terapist ve danışan arasında bir ilişki inşa etmeye dayalıdır. Bu ilişkinin verimli olabilmesi için danışanın kendisini rahatça ifade etmesi, duygu ve düşüncelerini doğru şekilde aktarabilmesi kritik önem taşır. Yurt dışında yaşayan Türkler için kendi dilinde bir terapistle iletişim kurmak, bu sürecin etkinliğini artırır. Online terapinin etkinliği, birçok bilimsel çalışmayla desteklenmiştir. Örneğin, bu konu üzerinde önemli bir dergide yapılan bir çalışma, online terapi uygulamalarının yüz yüze terapilerle benzer derecede etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca, farklı bir dergide yapılan farklı bir çalışmada yapılan bir inceleme, online terapilerin danışanlar üzerinde uzun vadeli olumlu etkiler yarattığını ortaya koymuştur. Yurt Dışındaki Türkler İçin Türkçe Online Terapi Seçenekleri Yurt dışında yaşayan Türkler, genellikle dil engelleri nedeniyle terapi almakta zorlanabilirler. Türkçe online terapi, dünya çapında her yerden erişilebilir bir çözüm sunar. Bu sayede Kanada’dan Almanya’ya, Fransa’dan Amerika’ya kadar pek çok farklı ülkede Türkçe terapi alabilirsiniz. Türkçe online terapi, danışanların kendi dilinde rahatça iletişim kurabilmesi, içsel dünyalarını ve yaşadıkları zorlukları daha doğru şekilde ifade edebilmeleri açısından önemlidir. Terapi seçeneklerimiz arasında; Çift ve Aile Danışmanlığı, Ebeveyn ve Çocuk Danışmanlığı, Ergen Terapisi ve Yetişkin Terapisi bulunmakla beraber pek çok psikolojik problem konusunda destek sağlanmaktadır. Kanada’dan Türkçe Terapi Almak Kanada, çok kültürlü yapısıyla bilinen bir ülkedir ancak Türkçe konuşan terapist bulmak oldukça zor olabilir. Türkçe terapi arayan danışanlar, Kanada'nın farklı bölgelerinden bizimle online terapi seanslarına katılabilirler. Almanya'dan Türkçe Online Terapi İhtiyacı Almanya, Türk göçmenlerin yoğun olarak bulunduğu bir ülkedir. Ancak, Türkçe terapi almak isteyen birçok insan dil bariyerini aşmakta zorlanabilir. Almanya’dan danışanlar, online terapi seanslarımız ile Türkçe olarak profesyonel destek alabilirler. İngiltere, İskoçya ve İrlanda’dan Türkçe Terapi Seansları İngiltere, İskoçya ve İrlanda'da yaşayan Türkler, sıkça kültürel ve sosyal uyum sorunları yaşarlar. Türkçe online terapi, bu danışanlarım için ideal bir çözüm sunuyor. İngiltere’den, İskoçya'dan veya İrlanda’dan online terapi almak isteyen Türk danışanlarımız, kendi dillerinde güvenli ve samimi bir terapötik deneyim yaşayabilirler. Fransa, İspanya, İtalya ve Portekiz’deki Türkler için Türkçe Terapi Kendi dilinde psikolojik destek almak oldukça önemlidir. Yurt dışındaki danışanlarımız, Türkçe online terapi seanslarıyla derin bir terapi süreci geçirebilirler. Yurt dışındaki Türklere verilen Online Türkçe terapi, kültürel anlayışla verilen bir destek sunar ve danışanların rahatça kendilerini ifade etmelerini sağlar. Hollanda’dan Türkçe Terapi Almak Hollanda’daki Türk toplumu, sıkça yalnızlık ve kültürel kimlik sorunlarıyla başa çıkmaya çalışır. Hollanda'dan Türkçe terapi almak isteyen danışanlarımız, kültürel olarak anlayışlı bir terapist ile destek alabilirler. Online terapi sayesinde, Hollanda'da da Türkiye'den Türkçe psikolojik destek almak artık mümkün. Amerika Birleşik Devletleri’nden Türkçe Online Terapi ABD, büyük bir göçmen nüfusuna sahip bir ülke olduğu için Türkçe online terapi arayışı artmış durumda. Amerika'dan Türkçe terapi almak isteyen danışanlarımız, internet üzerinden rahatlıkla online terapi seanslarına katılabilirler. Bu seanslar, danışanlarımızın sadece dil değil kültürel olarak da rahat hissetmelerini sağlar. Avusturya’dan Türkçe Terapi Hizmeti Avusturya, Türk göçmenlerinin yoğun olduğu bir başka Avrupa ülkesidir. Avusturya'dan Türkçe terapi almak isteyenler için online terapi seanslarım, daha etkili bir psikolojik deneyim sunmaktadır. Kültürel benzerlik, terapi sürecinin verimliliğini artırır. Almanya'dan ve Belçika’dan Türkçe Terapi Almak Belçika’daki ve Almanya'daki Türkler için Türkçe online terapi, önemli bir psikolojik destek kaynağıdır. Belçika'da veya Almanya'daki Türk veya Türkçe konuşan danışanlarımız, terapi sürecinde dil engeli olmadan rahat bir ortamda terapi alabilirler. Uzak Doğu'da Yaşayanlar için Türkçe Terapi: Güney Kore, Çin, Japonya Uzak Doğu'nun pek çok ülkesinde yaşayanlar için de Türkçe terapi desteği sunmaktayız. Özellikle uzak doğu kültürü, iklimi ve diğer pek çok durumdan bizim ülkemize farklılık gösteren yerlerden bir tanesi. Bu yüzden orada yaşayan danışanlarımızın bazı durumlarda psikolog desteğine ihtiyacı olabiliyor. Türkçe Online Terapi ile Sağlanan Faydalar Dil Bariyerinin Aşılması : Terapötik sürecin verimli olabilmesi için danışanın kendisini rahatça ifade etmesi gerekir. Türkçe dilinde terapi almak, danışanların duygusal deneyimlerini ve düşüncelerini daha açık ve doğru bir şekilde paylaşmalarına olanak tanır. Kültürel Bağlamda Anlayış : Yurt dışında yaşayan Türkler, kültürel farklılıklar nedeniyle bazen yalnızlık, yabancılaşma ve kimlik bunalımı yaşayabilirler. Türkçe online terapi, kültürel anlayış açısından da büyük bir avantaj sağlar. Terapist, danışanın yaşadığı zorlukları kültürel bağlamda doğru şekilde analiz edebilir ve uygun çözüm yolları sunabilir. Esneklik ve Erişilebilirlik : Online terapi, danışanların yaşadıkları yerden bağımsız olarak terapi almalarını sağlar. Herhangi bir fiziksel sınırlama olmadan internet aracılığıyla istediğiniz yerden terapi seansı alabilirsiniz. Yüksek Güvenlik Standartları : Kullanılan terapi platformları, kişisel verilerin korunması için gelişmiş güvenlik protokollerine sahiptir. Danışanların terapötik süreci güvenli bir şekilde devam eder. Kapsayıcı ve Kişiye Özel Yaklaşım : Online terapide terapi süreci tamamen danışanın ihtiyaçlarına göre şekillendirilir. Bireysel terapi, grup terapisi veya çift ve aile terapisi gibi farklı seçeneklerle danışanlar en uygun hizmeti alabilirler. Türkiye'den Yurt Dışına Online Terapi Veren Psikologlar Hakkında Sıkça Sorulan Sorular 1. Online terapi ile yüz yüze terapi arasındaki farklar nelerdir? Online terapi, yüz yüze terapi kadar etkili olabilmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalar, online terapi seanslarının yüz yüze terapilerle benzer derecede başarılı sonuçlar doğurduğunu ortaya koymuştur. Teknolojinin sunduğu imkanlarla terapi süreci güvenli ve verimli bir şekilde gerçekleşebilir. 2. Türkçe online terapi neden daha etkili olabilir? Türkçe terapi, dilin ötesinde kültürel anlayışa dayalı bir terapötik ilişki sunar. Danışanlar kendi dilinde rahatça ifade bulur ve terapistin kültürel bağlamı anlaması, terapötik sürecin kalitesini artırır. 3. Online terapi seansları güvenli midir? Evet, online terapi seansları tamamen güvenlidir. Terapistiniz ve danışanlar arasındaki tüm iletişim, güvenli platformlar üzerinden gerçekleştirilir ve kişisel verileriniz korunur. 4. Türkçe online terapi alabilir miyim? Evet, yurt dışında yaşayan Türkler için Altuğ Psikoloji' de Türkçe online terapi hizmeti sunulmaktadır. İnternet üzerinden, dünyanın her yerinden terapi seanslarınıza katılabilirsiniz. 5. Online terapi nasıl işler? Online terapi, online platformlar üzerinden gerçekleşir. Terapistinizle belirlediğiniz bir saatte, güvenli bir platformda seans başlatılır. Seanslar sırasında tüm terapi süreci gizli tutulur ve danışanın ihtiyaçlarına göre şekillendirilir. 6. Online terapi almak için internet bağlantım yeterli olur mu? Evet, sadece güvenilir bir internet bağlantısına sahip olmanız yeterlidir. Online terapi, internet üzerinden yapılacak olduğundan dolayı kolayca ve rahatça katılabilirsiniz. 7.Türkçe Online Çocuk Terapisi, Türkçe Online Ergen Terapisi veya Online Ebeveyn Danışmanlığı alabilir miyim? Evet, Çocuğunuzun problem alanına yönelik büyük bir titizlikle çalışan uzmanlarımız sizlere bu konuda destek sağlayabilmektedir. Bununla birlikte akademik başarı ve dikkat problemleri ile ilgili de destek sağlamaktayız. 8. Uzaktan MOXO Dikkat Testi veya diğer testler uygulanabilir mi? Yurt dışında yaşayan danışanlarımız için uzaktan MOXO Dikkat Testi uygulayabilmekteyiz. Uzmanımız sizlere online ortamda bu konuda destek sağlayarak sonraki süreçlerde de yanınızda olacaktır. Bunun dışında pek çok psikolojik test de uzaktan yapılabilmektedir. Türkçe Online Terapi ile Sağlıklı Bir Yaşam İçin İlk Adımı Atın! Yurt dışında yaşayan Türkler için Türkçe online terapi hem dil engelini aşmak hem de kültürel bağlamda daha verimli bir terapötik süreç geçirmek adına önemli bir adımdır. Profesyonel ve bilimsel bir terapi süreci başlatmak için hemen bugün Altuğ Psikoloji ile iletişime geçin ve ücretsiz ön görüşmenizi hemen oluşturun. Ek Olarak: Türkiye içindeki veya Türkiye dışındaki danışanlarımız için İngilizce terapi desteğimizle de sizlerin yanındayız!
- Psikolojik Testler ile Kendinizi Tanıyın: En Etkili Test Yöntemleri ve Uygulama Alanları
Psikolojik Testler Psikolojik testler; insanın duygusal, zihinsel ve kişilik özelliklerini anlamada önemli araçlardır. Kendinizi daha iyi tanımak, ruhsal sağlığınızla ilgili doğru adımlar atmak ve kişisel gelişiminizi desteklemek için psikolojik testler kullanabilirsiniz. Ancak hangi testler sizin için uygun? Hangi testler gerçekten faydalıdır? 1. Psikolojik Testler Neden Önemlidir? Psikolojik testler, bir kişinin ruhsal durumunu, duygusal dengeyi, kişilik özelliklerini ve zihinsel sağlık durumunu anlamada kritik bir rol oynar. Kendinizi tanımak, duygusal zorluklarla baş etmek ve ruhsal sağlığınızı iyileştirmek için psikolojik testler büyük fayda sağlar. Bu testler, günlük yaşantınızda karşılaştığınız zorlukları anlamanızı ve bu zorluklarla başa çıkmanızı kolaylaştırır. Kendinizi tanımak için ne kadar zaman ayırıyorsunuz? Çoğu insan, günlük hayatın koşuşturması içinde duygusal durumlarını fark etmez. Ancak kendimizi anlamak hem duygusal zorluklarla baş etmenin hem de daha sağlıklı ilişkiler kurmanın temelidir. Psikolojik testler, bu süreci hızlandırabilir ve size kişisel farkındalık kazandırabilir. Kaygı, stres ya da depresyon gibi duygusal zorluklarla baş etmekte zorlanıyor musunuz? Psikolojik testler; kaygı bozuklukları, depresyon gibi durumları tespit etmek için kullanılabilir. Doğru bir test ile hangi alanlarda desteğe ihtiyacınız olduğunu daha iyi anlayabilir ve gerektiğinde profesyonel yardım alabilirsiniz. Psikolojik testler, duygusal zorluklarla başa çıkmanın ilk adımlarını atmanıza yardımcı olur. Kişiliğimi daha iyi tanımak ve güçlü yönlerimi keşfetmek istiyorum. 2. Hangi Psikolojik Testler Sizi Tanımada Yardımcı Olur? Psikolojik testler, ruhsal sağlığınızı anlamanızı sağlamanın yanı sıra kişiliğiniz, zihinsel becerileriniz, duygusal zekânız ve stresle başa çıkma yeteneğiniz hakkında derinlemesine bilgi verir. Hangi testin sizin için uygun olduğunu bilmek, kişisel gelişim sürecinizi daha verimli hale getirebilir. İ Kişilik Testleri Kişilik testleri, bireyin içsel özelliklerini, davranış biçimlerini ve ilişkilerdeki tutumlarını anlamaya yönelik araçlardır. Psikolojik testlerle kişiliğinizi daha iyi anlayarak, güçlü yönlerinizi ve gelişim alanlarınızı keşfedebilirsiniz. Örneğin: MMPI (Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri): MMPI, kişilik bozukluklarını ve psikolojik rahatsızlıkları tespit etmek amacıyla kullanılan, en yaygın psikolojik testlerden biridir. Bu test, kişilik özelliklerinizi anlamanızı sağlayarak, terapötik süreçlerde size yardımcı olabilir. Duygusal Zeka Testleri Duygusal zeka (EQ) başkalarının ve kendi duygularını anlama, yönetme ve doğru şekilde tepki verme yeteneğini ifade eder. EQ, kişisel ilişkilerde ve profesyonel hayatta başarı için kritik bir faktördür. Duygusal zeka testleri kişinin duygusal tepkilerini, empati kapasitesini ve stresle başa çıkma becerisini değerlendirir. Zeka Testleri Zeka testleri, bilişsel yeteneklerinizi ölçmek amacıyla kullanılır. Bu testler, zihinsel becerilerinizi ve problem çözme yeteneğinizi değerlendirmek için faydalıdır. Zeka testi, kariyer planlaması, akademik başarı ve günlük hayatta karşılaştığınız zorluklarla başa çıkma beceriniz hakkında bilgi verir. Örneğin: WAIS (Wechsler Yetişkin Zeka Testi): WAIS, yetişkinlerde genel zekâ düzeyini ölçen kapsamlı bir testtir. Bu test, sözel ve sayısal becerilerinizi, hafıza kapasitenizi, mantık yürütme ve problem çözme yeteneğinizi değerlendirir. Kaygı ve Depresyon Testleri Kaygı, depresyon ve stres insanların ruhsal sağlıklarını etkileyen en yaygın durumlar arasındadır. Psikolojik testler, bu duygusal durumları tanımlamaya ve hangi seviyede olduğunuzu anlamaya yardımcı olabilir. Örneğin: Beck Depresyon Envanteri: Bu test, depresyon belirtilerinin şiddetini ölçer. Eğer kendinizi depresif hissediyorsanız, bu test doğru bir yönlendirme sağlayabilir. Terapi sürecine başlamak ve gerektiğinde tedavi almak için ilk adımı atmanıza yardımcı olabilir. Çocuk ve Ergen Psikolojik Testleri Çocuklar ve ergenler, duygusal ve zihinsel gelişimlerini sağlıklı bir şekilde ilerletmek için belirli testlere ihtiyaç duyabilirler. Çocukların ruhsal sağlıklarını ve kişiliklerini anlamak onları daha sağlıklı bireyler olarak yetiştirmek için önemlidir. Örneğin: Wechsler Çocuklar İçin Zeka Testi (WISC): Çocukların zihinsel gelişimini ve problem çözme becerilerini değerlendiren bir testtir. Bu test, okul başarısını etkileyebilecek bilişsel yetenekleri ölçer. Örneğin: MOXO Dikkat Testi : Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi dikkat, dürtüsellik, zamanlama veya hiperaktivite durumlarının saptanmasında kullanılmaktadır. Örneğin: Bir Aile Çiz Testi ve benzeri resim testleri çocukların kendini ifade etmesinde çok önemli bir noktaya sahiptir. Dolayısıyla testörün uzmanlığı burada büyük önem taşımaktadır. Çocuk ve Ergen Psikolojik Değerlendirmeleri: Çocuklar için kişilik testi ve duygusal değerlendirmeler, ergenlik döneminde yaşanan zorluklar ve stresle başa çıkma becerilerini anlamaya yardımcı olabilir. Çocuğunun veya ergenlik dönemindeki birinin psikolojik gelişimi hakkında bilgi edinmek için de bu testler kullanılabilmektedir. 3. Psikolojik Testlerin Uygulama Yöntemleri: En Doğru Testi Seçmek Psikolojik testlerin doğru şekilde uygulanması çok önemlidir. Yanlış bir test seçimi ya da yanlış uygulanmış bir test, yanıltıcı sonuçlar doğurabilir. Testin amacına uygun seçilmesi, kişisel gelişim ve terapötik süreç açısından çok kritik bir rol oynar. Doğru test ile kendinizi anlamak ve gerekli adımları atmak mümkündür. Bir psikolojik testin doğru sonuç vermesi için neler gereklidir? Bir testin doğru sonuçlar vermesi için, testin güvenilir bir profesyonel tarafından uygulanması gereklidir. Ayrıca testin türüne ve amacına uygun bir şekilde doğru kişiler tarafından yapılması gerekmektedir. Bu nedenle bir psikolojik testin uygulanması için deneyimli bir terapistten destek almak önemlidir. Psikolojik testler yalnızca terapi için mi kullanılır? Hayır! Psikolojik testler, kişisel gelişim ve kariyer planlamasında da kullanılabilir. Kişilik testleri, sizin için en uygun kariyer yolunu belirlemenize yardımcı olabilir. Aynı zamanda kişisel gelişim süreçlerinizde de bu testler rehberlik edebilir. 4. Psikolojik Test Sonuçlarını Nasıl Yorumlamalısınız? Test sonuçları yalnızca bir kişinin ruhsal durumunu değil aynı zamanda kişiliğini, duygusal zekasını ve düşünsel süreçlerini de ortaya koyar. Bu sonuçların doğru bir şekilde yorumlanması, terapötik sürecinizin önemli bir parçasıdır. Testler, size kendiniz hakkında derinlemesine bilgi verir ve gelişim alanlarınızı fark etmenize yardımcı olur. Test sonuçlarınızı nasıl değerlendireceğinizi bilmiyor musunuz? Test sonuçları profesyonel bir terapist tarafından değerlendirildiğinde çok daha anlamlı hale gelir. Terapistin rehberliğinde, test sonuçlarınızı doğru bir şekilde yorumlamak ve sizin için en uygun terapi sürecini başlatmak önemlidir. Sonuçlar sizin kişisel gelişim yolculuğunuzda ne kadar ilerlediğinizi gösteren bir harita işlevi görebilir. 5. Psikolojik Testlerle Terapinize Başlamalı Mısınız? Eğer psikolojik testler sonuçlarınızı anlamada size yardımcı olduysa profesyonel bir terapistle çalışmak faydalı olabilir. Terapistiniz test sonuçlarını analiz ederek size özel bir terapi planı oluşturabilir. Testler hangi alanlarda desteğe ihtiyacınız olduğunu belirlemenize yardımcı olur ve terapi sürecini şekillendirir. Test sonuçlarım terapi almam gerektiğini gösteriyor. Eğer psikolojik testler sonucunda kaygı, depresyon, kişilik bozukluğu veya sizi zorlayacak bir durum ortaya çıkarsa terapi almak faydalı olabilir. Test sonuçlarınızı dikkate alarak bir terapist, size en uygun terapi yöntemlerini belirleyebilir. Terapistinizle birlikte bir yol haritası belirlemeye hazır mısınız? Evet! Terapistler, psikolojik testlerin sağladığı verilerle size en uygun terapi tekniklerini kullanarak yol alır. Bu yol haritası, terapötik sürecinize rehberlik eder ve ruhsal sağlığınızın gelişmesine katkı sağlar. Psikolojik Testlerle Kendinizi Tanıyın ve Terapi Sürecine Başlayın Psikolojik testler; sadece bir kişinin ruhsal sağlığını anlamak için değil aynı zamanda kişisel gelişim, kariyer planlaması, dersler konusunda destek (akademik başarı) ve yaşam kalitesini artırmak için de önemli araçlardır. Doğru testin seçilmesi ve profesyonel bir terapist tarafından uygulanması, terapi sürecinizin daha verimli olmasını sağlar. Eğer psikolojik testler sonucunda kendinizle ilgili daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız ve terapi sürecine başlamak istiyorsanız, bizimle ile görüşmeye başlamak size fayda sağlayacaktır. Ruhsal sağlığınıza yapacağınız yatırım, daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmenizi sağlayabilir. Dilerseniz psikolojik testler sayfamıza başvurabilir veya ücretsiz 15 dakikalık ön görüşme talep ederek uzmanlarımıza size en uygun testin hangisi olduğu konusunda destek alabilirsiniz. Sağlıkla Kalın. https://www.altugpsikoloji.com/psikolojik-testler
- Altı Adımda Hayatını Değiştir
Değişim veya değişmek denildiği zaman genelde aklımızda büyük ve bir anda gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyler canlanır. Bunları gerçeğe dönüştürmek ise sihirli bir parmak şaklatmasından çok bir karıncanın bir ekmek kırıntısını evine taşıması gibi sabır ve azim gerektiren bir süreçtir. Bu süreci yönetmeyi kolaylaştırması ve süreç içerisinde kaybolmayı önlemesi için altı adımdan oluşan bir teknik kullanıyoruz. 1-) Karar Öncesi Bu aşamada henüz değişime karar verilmemiştir. Bilinçsiz veya spontane şekilde değişim için bazı denemeler yapılmış olabilir. Kimi durumlarda kişi ikinci adımda değiştirmesi gerektiğine karar vereceği şeyin farkında dahi olmayabilir. Birinci aşamada kişi donuk durumdadır, çevresinde gerçekleşen olaylara tepki vermez. Dış etkenler kişiyi kimi zaman dondurur kimi zaman eritir. Kişi ise kaderini kabullenmişçesine sadece durur. 2-) Düşünme Bu aşamada kişi değiştirmek istediği şeyi zaten biliyor olabilir. Eğer bilmiyorsa da artık donuk durumda değildir çevresinde yaşanan olayları ve içinde bulunduğu durumları aktif olarak değerlendirip analiz etmektedir. Bu aşamada kişi eline kağıt kalem almak zorunda değildir, süreç tamamen kişinin zihninin içinde de gerçekleşebilir. Bu aşamada esas önemli olan değiştirilmek istenen durumun/durumların tespitinin yanı sıra üçüncü aşamaya geçilemese bile birinci aşamaya dönmektense en azından bu aşamada kalabilmektir çünkü kişinin bilinci açık olduğu sürece her zaman üçüncü aşama için umut vardır. 3-) Hazırlık Bu aşamada kişi ikinci aşamada tespit ettiği ve değiştirmek istediği durumu/durumları boş bir kağıt üzerinde sıra farketmeksizin listeler. Daha sonra ikinci bir temiz kağıda birinci kağıttaki karışık listeyi önem sırasına göre çoktan aza doğru sıralar ve böylece kişi kendisi için en önemli ve öncelikli olan durumu belirlemiş olur. Artık teorik evreyi geride bırakıp listenin birinci sırasında ki durumun nasıl istenilen şekilde değiştirebileceği ile alakalı adım adım bir plan yapma aşamasına girmiş bulunmaktayız. Planın adımlarını da aynı şekilde temiz bir kağıda yazıyoruz. Örnek planlama: Amaç: Ayakkabımı giymek. (Madde sayısında herhangi bir sınırlama yoktur). 1- Üzerimdeki yorganı açacağım. 2- Yataktan kalkacağım. 3- Ayakkabılığa doğru yürüyeceğim. 4- Giymek istediğim ayakkabıyı seçeceğim. 5- Çekeceği alacağım. 6- Ayakkabıyı giyeceğim. 7- Bağcıklarımı bağlayacağım. 4-) Eylem Bu aşamada yaptığımız listenin birinci maddesinden başlayarak uygulamaya başlıyoruz. Burada önemli olan tüm maddelerin tek seferde uygulanması değil, zaten çoğu zaman da bütün maddelerin tek seferde uygulanması mümkün olmuyor. Unutmayın yazının en başında mucize parmak şıklatması yok demiştik. Uygulama süresince acele etmemek ve maddelerin tümünü uygulamak için çaba sarf etmek en önemli etkenlerden biri. Planın uygulama sürecini denizden korkan birine deniz kıyısında korkusunu yenmesine yardım ediyormuşsunuz gibi hayal edebilirsiniz. Planı da aynen bu şekilde uyguluyoruz küçük adımlarla. Denize girmeden önce sahilde durmak sonraki gün kıyıya yaklaşmak... 5- Devamlılık Yapılan planlamadaki maddelerin kusursuz olarak işe yaramayacağı malesef dünyanın kabul edilmesi gereken bir gerçeği. Bu durumda yapılan planda işe yaramayan maddeler olduğu taktirde planlama aşamasını tekrarlayıp işe yaramayan maddeleri revize ediyoruz. Eğer bir maddenin işe yarayacağını düşünüyorsanız ama birinci denemede işe yaramadıysa o maddeye ikinci ve üçüncü bir şans verebilirsiniz ama üçüncü denemeye rağmen ilerleme kaydedilemiyorsa yeni bir alternatif oluşturma zamanı demektir. 6-) Son Final aşaması kişinin hedeflediği değişime ulaşmasıdır ve artık üzerinde çalışılan durum için aktif olarak önceki adımların uygulanması sonlandırılır. Günlük yaşamın doğası gereği insanlar farkında olmasa dahi sürekli bir değişim süreci içindedirler. Değişimin doğası gereği bazen geçmişte hallolan durumlar zayıf bir şekilde tekrar nüksetmeye çalışabilir, bu gibi bir durum yaşanırsa üçüncü, dördüncü ve beşinci adımlar tekrar uygulanır. Tekrar nüks etme ihtimali göz korkutucu olabilir ama unutmayın siz koca bir ağacı köklediniz, serçe parmağı kadar bir filizi sökmek sizin için artık çocuk oyuncağı olmalı. Psikolog Yunus Öztürk
- Moxo Testi ile DEHB Tanısı: İzmir Karşıyaka'da Moxo Testi ve Psikolojik Değerlendirme
İzmir Karşıyaka'da Moxo Testi Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), özellikle çocuklar ve ergenlerde sıkça karşılaşılan bir durum. Ancak, yetişkinlerde de etkilerini sürdürebilir. DEHB, bireylerin dikkatini sürdürememesi, fazla hareketli olmaları ve dürtüsel davranışlar sergilemeleri gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu noktada Moxo testi devreye girer. İzmir Karşıyaka'daki danışmanlık merkezde MOXO testini uygulamakta ve siz değerli danışanlarımıza ilgili konuda destek sunmaktayız. DEHB Nedir ve Neden Önemlidir? DEHB, insanların günlük yaşamlarını zorlaştırabilecek bir bozukluktur. Çocuklar okulda, yetişkinler iş hayatında ve sosyal ilişkilerde zorlanabilir. Temel belirtileri; dikkatsizlik, yerinde duramama, düşünmeden hareket etme gibi davranışlar. Bu belirtiler her çocukta farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bu yüzden doğru tanı ve tedavi planı çok önemlidir. Moxo Testi: DEHB’yi Anlamada Yardımcı Bir Araç Moxo testi, DEHB tanısı koyarken bize yardımcı olan bir değerlendirme aracıdır. Testin amacı, dikkatinizi ne kadar sürdürebildiğiniz, aşırı hareketliliğiniz ve dürtüsellik seviyeniz gibi faktörleri ölçmektir. Bilgisayar ortamında yapılan bu test, çocuklar için oldukça eğlenceli bir şekilde uygulanır ve 15-20 dakika sürer. Test, DEHB'li bireylerin nasıl davrandığını gözlemleyerek, uzmanlara önemli veriler sunar. Ancak, tek başına DEHB tanısı koymaz; daha çok diğer değerlendirmelerle desteklenir. Moxo Testi Nasıl Uygulanır? Test sırasında ekranın üzerinde farklı görevler yer alır. Bu görevler genellikle dikkat gerektiren aktiviteler olup çocukların ve yetişkinlerin odaklanma sürelerini ölçer. Test, kişiye göre farklı zorluk seviyelerine sahip olabilir ancak temel amaç dikkat dağılmasını, hareketsiz durabilmeyi ve dürtü kontrolünü değerlendirmektir. Sonuçlar, psikologlara kişinin dikkat kapasitesini ve davranışsal eğilimlerini gösterir. Moxo, gözlemlerle birlikte değerlendirilerek, DEHB'nin varlığı hakkında fikir verir. Burada önemli nokta testten ziyade destek alınan psikoloğun gözlem ve test konusundaki hakimiyetidir. Çünkü MOXO testi içerik olarak aynıdır dolayısıyla testin sonucunu belirleyen etmenlerden biri de uzmanın yetkinliğidir. Altuğ Psikoloji olarak deneyimli kadromuzla MOXO testi konusunda sizlerin yanındayız! DEHB Tanısında Moxo Testinin Rolü Moxo testinin sağladığı veriler çok kıymetlidir. Moxo sonuçları, bir psikolog olarak kişiyi daha iyi anlamamıza yardımcı olur ve hangi alanda zorlandıklarıyla ilgili ipuçları verir. Tabii ki Moxo testinin yanı sıra kişisel geçmiş, aile geçmişi ve diğer psikolojik değerlendirmeler de göz önünde bulundurulur. DEHB Tedavi Yöntemleri İzmir Karşıyaka’daki danışmanlık merkezimde, DEHB’li çocuklar ve yetişkinler için çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemlerini birkaç başlıkta toplayabiliriz: Çocuk Psikoterapi ve Oyun Terapisi: DEHB’li çocuklar için oyun terapisi, dikkatlerini daha iyi yönetebilmeleri için etkili bir yöntemdir. Çocuklar, oyunlar aracılığıyla davranışlarını düzenlemeyi öğrenirler. Ebeveyn Danışmanlığı: DEHB’li çocukların ebeveynleri için eğitim ve destek çok önemlidir. Ailelere, çocuklarının davranışlarını nasıl daha etkili yönetebilecekleri konusunda stratejiler sunulur. DEHB Konusunda Yetişkin Desteği: Yetişkinlerde ve ergenlerde, DEHB’nin olumsuz etkilerini azaltmak için bilişsel davranışçı terapi uygulanabilir. Bu terapi, dikkat dağınıklığını yönetmeyi, plan yapmayı ve dürtüsel davranışları kontrol altına almayı amaçlar. Hekim Değerlendirmesi: DEHB'nin tanısı ve farmakolojik desteği için psikiyatriste aktarım mevcuttur. 6. Moxo Testi ve Tedavi Süreci Moxo testi, tedavi sürecine çok önemli bir katkı sağlar. DEHB'nin tam olarak nasıl bir etki yarattığını anlamamıza yardımcı olur. Bu sayede tedavi daha hedeflenmiş olur ve kişinin ihtiyacına göre bir yol haritası belirlenir. DEHB’nin tanı ve tedavisinde doğru bir yol izlemek tedavi sürecini daha verimli hale getirecektir. Moxo testi, İzmir Karşıyaka’daki danışmanlık merkezimizde, DEHB tanısını daha doğru koymamıza ve kişiye özel tedavi planları hazırlamamıza olanak tanır. DEHB belirtileri gösteren bir çocuğunuz varsa veya bu belirtilere kendiniz sahipseniz ve dahası İzmir Karşıyaka Bahariye'de Psikolog ihtiyacınız varsa sizleri merkezimize bekliyoruz.
- Karşıyaka Psikolog Arayışında Olanlar için Güvenilir ve Profesyonel Psikoterapi Hizmetleri: Altuğ Psikoloji
Tavsiye Edilen İzmir Karşıyaka Psikolog Karşıyaka Psikolog | Altuğ Psikoloji Merkezi | Karşıyaka'da Psikolojik Destek Karşıyaka’da psikolog desteği arayanlar için Altuğ Psikoloji, uzman ekibiyle bireysel, çift ve aile terapisi hizmetleri sunmaktadır. Bilimsel yaklaşımlara dayalı terapi yöntemleriyle danışanlarının ruh sağlığını destekleyen merkezimiz, Karşıyaka’da yüz yüze psikoterapi hizmeti almak isteyenler için güvenilir bir seçenektir. Terapi sürecine başlamak ve hemen randevu oluşturmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Karşıyaka'da Psikolojik Destek Alabileceğiniz Hizmetlerimiz Bireysel Terapi Bireysel terapi yetişkin, çocuk ve ergenlerin bir psikolog ile birebir gerçekleştirdiği terapi sürecidir ve genel olarak şunlar amaçlanmaktadır; kişisel farkındalığı ve kendini anlamayı artırmak, duygusal düzenleme ve baş etme becerilerini geliştirmek, olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmek, ilişkileri ve sosyal becerileri geliştirmek, kişisel gelişim ve yaşam kalitesini artırmak. Çift Terapisi Çift terapisi, romantik ilişkilerde yaşanan sorunları ele almak, iletişimi güçlendirmek ve partnerlerin birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlamak amacıyla yapılan bir terapi sürecidir. Amaç, ilişkinin kalitesini artırmak, çatışmaları sağlıklı bir şekilde çözmek ve çiftlerin birbirine karşı daha empatik ve destekleyici olmasını sağlamaktır. Çift Terapisinin genel amaçları şunlardır; duygusal bağı güçlendirmek, güven sorunlarını ele almak, cinsel yaşamı iyileştirmek, ayrılık ve boşanma sürecinde sağlıklı kararlar almayı sağlamak çift terapisinin amaçları arasında sayılabilir. Aile Danışmanlığı Karşıyaka’da aile danışmanlığı hizmeti arayanlar için Altuğ Psikoloji, uzman terapistleriyle aile içi iletişim, çatışma yönetimi ve ilişkilerin güçlendirilmesi konularında profesyonel destek sunmaktadır. Evlilik sorunları, ebeveyn-çocuk ilişkileri ve aile içi uyum konularında bilimsel yaklaşımlarla çözüm odaklı terapiler uygulanmaktadır. Çocuk ve Ergen Terapisi Çocuk ve ergen terapisi genel olarak çocukların ve gençlerin duygusal, bilişsel, sosyal ve davranışsal gelişimini desteklemek amacıyla yürütülen bir psikoterapi sürecidir. Bu süreç, çocuğun yaşadığı psikolojik zorlukları anlamasına, sağlıklı başa çıkma becerileri geliştirmesine ve genel iyi oluşunu artırmasına yardımcı olur. Çocuk ve ergen terapisinin genel amaçları; duygusal düzenlemeyi sağlamak, kaygı, öfke, üzüntü gibi duyguları tanımayı ve sağlıklı şekilde ifade etmeyi öğretmek, aile içi iletişimi ve ebeveyn-çocuk ilişkisini iyileştirmek ve aileyle yaşanan çatışmaları yönetmek. Psikolojik Değerlendirmeler Altuğ Psikoloji bünyesindeki psikologların uygulama yetkinliklerinin olduğu testler şu şekildedir; Moxo Dikkat Testi, WISC-R Zeka Testi, Objektif ve Projektif Çocuk Testleri, Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI ), Nöropsikolojik Testler ve Psikolojik Değerlendirme Testleri Neden Altuğ Psikoloji? Psikoterapide en önemli unsurlardan biri, danışan ile terapist arasında kurulan terapötik ilişkidir . Bu ilişki, güven ve samimiyet üzerine inşa edilir. İzmir Altuğ Psikoloji ’de, her danışanımızın kabul edildiği, yargılanmadığı ve anlaşıldığı bir ortam sunuyoruz. Her sorunun kendine özgü olduğunu ve her danışanın farklı ihtiyaçları bulunduğunu biliyoruz. Bu nedenle, sizinle kurduğumuz ilişkide güven , samimiyet ve karşılıklı saygı en temel değerlerimizdir.
- İzmir’de Psikolog Seçerken Nelere Dikkat Etmelisiniz?
İzmir Psikolog Günümüzde psikolojik destek almak, ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek için önemli bir adımdır. Ancak doğru psikoloğu seçmek, terapiden en iyi şekilde faydalanabilmek için kritik bir konudur. Özellikle İzmir gibi büyük şehirlerde veya Karşıyaka gibi merkezi bölgelerde birçok farklı psikolog ve terapi seçeneği bulunmaktadır. Peki, İzmir’de veya İzmir Karşıyaka'da psikolog seçerken nelere dikkat etmelisiniz? 1. Psikoloğun Eğitimi ve Uzmanlık Alanı Bir psikologdan destek alırken ilk dikkat edilmesi gereken nokta, eğitim geçmişi ve uzmanlık alanıdır. Öncelikle psikoloğun lisans eğitimini hangi alanda tamamladığını araştırmalısınız. Bir psikolog desteği almak istiyorsanız lisans eğitimini bu alanda almış olmalıdır. Eğer belirli bir konuda destek almak istiyorsanız, o alanda uzmanlaşmış bir terapist tercih etmeniz faydalı olacaktır. Örneğin, İzmir Karşıyaka'da çocuk terapisi, İzmir Karşıyaka'da çift ve aile terapisi, İzmir Karşıyaka'da yetişkin terapisi gibi alanlarda uzmanlaşmış terapistler bulunmaktadır. Mümkünse aldığı eğitimler ve varsa yüksek lisansının da bu alanlara uyumlu olmasına özen gösterin. 2. Terapistin Deneyimi ve Yaklaşımı Psikoloğun sahip olduğu deneyim, terapi sürecinde önemli bir faktördür. Daha önce hangi danışan gruplarıyla çalıştığını ve terapi sürecinde hangi yöntemleri kullandığını öğrenmek sizin için uygun olup olmadığını anlamanıza yardımcı olabilir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Şema Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi veya Çözüm Odaklı Terapi gibi farklı yaklaşımlar arasından size en uygun olanını seçmelisiniz. Yine Çocuk ve Ergenler ile çalışan Psikologlar için de uyguladığı ekolleri incelemenizi ve bu konuda bilgi almanızı tavsiye ederiz. Örneğin; İzmir'de Çocuk Psikoloğu, İzmir Karşıyaka'da Pedagog arıyorsanız o uzmanın oyun terapisi uygulayıp uygulamadığını sorabilirsiniz. Başka bir alan olan genç danışmanlığında da İ zmir Karşıyaka'da Ergen Terapisi veya İzmir Karşıyaka'da Öğrenci Danışmanlığı arıyorsanız o uzmanın bu konudaki sertifika ve deneyimlerini sorabilirsiniz. 3. Online ve Yüz Yüze Terapi Seçenekleri Günümüzde psikolojik destek almak için artık yüz yüze görüşmelerin yanı sıra online psikolog hizmetleri de oldukça yaygınlaşmıştır. Özellikle İzmir dışında yaşayanlar veya yoğun programı olan kişiler için online terapi büyük bir avantaj sunmaktadır. Eğer zaman ve ulaşım konusunda esneklik arıyorsanız, İzmir online psikolog, online terapi gibi seçenekleri de değerlendirebilirsiniz. 4. Danışan Yorumları ve Tavsiyeler Bir psikolog hakkında bilgi edinmenin en iyi yollarından biri daha önce danışanlarının yorumlarını ve deneyimlerini incelemektir. Çevrenizden tavsiyeler alabilir veya psikoloğun web sitesinde ve sosyal medya hesaplarında paylaşılan yorumları okuyabilirsiniz. Ancak unutmayın, terapi süreci kişiseldir ve herkesin deneyimi farklı olabilir. Bu yüzden ücretsiz ön görüşme uygulamayı kabul eden bir psikolog ile çalışmaya başlamanız terapi öncesinde birbirinizi tanımak ve genel olarak anlamak için faydalı olabilir. 5. Terapi Ücreti ve Seans Süresi Psikolog seçerken fiyatlandırma da önemli bir faktördür. İzmir’de psikolog ücretleri terapi sürecine, terapistin deneyimine ve terapi yöntemine göre değişiklik gösterebilir. Ayrıca, bazı psikologlar süreç hakkında bilgilenmeniz ve tanışabileceğiniz ücretsiz bir ön görüşme de planlamaktadır. Bütçenize ve ihtiyacınıza uygun bir seçenek bulmanız önemlidir. Bununla birlikte online psikolog ücretleri de aynı şekilde değişkenlik göstermektedir. 6. Terapist ile Uyum En önemli noktalardan biri, psikoloğunuzla kuracağınız uyumdur. Terapide kendinizi rahat ve güvende hissetmeniz sürecin verimli olması için büyük bir etkendir. İlk birkaç seans sonrasında terapistin yaklaşımı ve tarzı size hitap ediyorsa devam etmeyi düşünebilirsiniz. İzmir’de veya İzmir Karşıyaka’da bir psikolog ararken yukarıdaki kriterleri göz önünde bulundurarak size en uygun olanı seçmek terapi sürecinizin verimli olmasını sağlar. Ayrıca, online psikolog seçeneklerini de değerlendirerek terapiye erişiminizi kolaylaştırabilirsiniz. Ruh sağlığınıza yatırım yapmak için doğru terapisti seçmek kendiniz için yapabileceğiniz en önemli adımlardan biridir. Eğer psikolojik destek almak istiyorsanız ve sizin için uygun terapisti bulmakta zorlanıyorsanız, profesyonel bir rehberlik vermek için alarak bu süreci daha kolay yönetebilirsiniz. Unutmayın, doğru 15 dakikalık ücretsiz ön görüşme seçeneğimiz ile çalışmak istediğiniz terapisti seçip hayat kalitenizi artıracak önemli bir adım atabilirsiniz.














