Gabriel García Márquez’in 'Aşk ve Öbür Cinler' romanı, sadece büyülü gerçekçilik akımının güçlü bir örneği değil; aynı zamanda gelişimsel psikoloji ve bağlanma kuramı açısından derin bir inceleme fırsatı sunar. Kitap, gençliğinde gazetecilik yapan anlatıcının bir kazı sırasında saçları hâlâ uzamış halde bulunan 12 yaşındaki bir kızın mezarına rastlaması ve bu kızın hikâyesini ailesinden duymuş olması üzerine, onun yaşam öyküsünü anlatmasıyla başlar.