Toksik İlişkilerde Kalma Dinamiği
- Altuğ Psikoloji

- 27 Şub
- 3 dakikada okunur

''Bu ilişki beni yıpratıyor ama neden ayrılamıyorum?'' sorusunu daha önce hiç kendinize sorduğunuz oldu mu? Bu, toksik ilişkiler içinde sıkça hissedilen bir ikilemdir. Pek çok insan, defalarca ayrılmayı denese de geri döner ya da gitmeye hiç cesaret edemez. Peki neden? Toksik ilişkiler yalnızca duygusal bağlarla değil, beynimizin işleyişi, düşünce kalıplarımız ve geçmiş bağlanma deneyimlerimizle de şekillenir. Gelin, bu dinamikleri birlikte keşfedelim.
Bağlanma Stilleri ve İlişkide Kalma Eğilimi
Bağlanma teorisine göre , bireylerin erken çocukluk dönemi yaşantılarında ebeveynleriyle kurduğu bağlanma ilişkisi ,yetişkinlik dönemlerinde kurdukları ilişkileri etkileyebilir ve benzer ilişki dinamikleri içerisinde kalmalarına neden olabilir.
Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, ilişkilerinde reddedilme ve terk edilme korkusuyla partnerlerine sıkı sıkıya bağlanabilir ve ilişkideki olumsuzlukları görmezden gelebilir ya da tolere edebilirler.
Öte yandan, kaçınmacı bağlanma stiline sahip olan bireyler, yakın ve duygusal ilişki kurmaktan kaçınsalar da tamamen yalnız kalmaktan korktukları için ilişkiyi tamamen bitirmek yerine mesafeli bir şekilde sürdürmeye çalışabilirler.
Nörobiyolojik Süreçler
Toksik ilişkilerde yaşanan iniş çıkışlar, beynin ödül sistemini etkileyerek bağlanmayı güçlendirebilir. İlişkinin iyi anlarında dopamin salınımı artarken, olumsuz anlarda azalır. Partneriniz özür dilediğinde, ilgi gösterdiğinde veya güzel bir an yaşandığında dopamin tekrar yükselir ve beynin ödül merkezi harekete geçerek rahatlama hissi yaratır.
Bu dalgalanmalar, ilişkiye bağımlılığı pekiştiren bir döngü oluşturabilir. Partneriniz bazen soğuk ve ilgisizken bazen aşırı sevgi doluysa, beyniniz o kısa mutluluk anlarını daha çok arzulamaya başlar. Tıpkı bir kumar makinesi gibi, bir sonraki ödülü umarak ilişkiye daha fazla yatırım yaparsınız.
Bilişsel Çarpıtmalar ve Psikolojik Faktörler
Toksik ilişkilerde kalmayı sürdüren bireyler çeşitli bilişsel çarpıtmalar geliştirmiş olabilir ve bu çarpıtmalar, bireyin toksik ilişkide kalma motivasyonunu arttırarak gerçekçi bir değerlendirme yapmasını zorlaştırır.
Çarpıtılmış düşünce: “Eğer daha çok çabalarsam, ilişki düzelecek.”
Birey, partnerinin ilgisiz veya zarar verici davranışlarının kendi hatası olduğunu düşünebilir. Daha çok çabalarsa ya da daha anlayışlı olursa ilişkinin düzeleceğine inanabilir.
Gerçek: Sağlıklı bir ilişki, iki tarafın da çaba göstermesiyle mümkündür. Değişim, ancak kişi bunu gerçekten ister ve bu yönde bilinçli adımlar atarsa gerçekleşebilir.
Çarpıtılmış düşünce: Partnerimin sevgisini ve onayını kazanırsam, değerli olduğumu kanıtlarım.
Kişi, kendi değerini sadece partnerinin ona olan sevgisi ve onayı üzerinden tanımlıyor olabilir ve kendini değerli hissetmek için partnerinden gelecek olumlu geri bildirimlere yoğun ihtiyaç duyuyor olabilir. Bu özellikle düşük benlik saygısına sahip bireylerde sık görülür.
Gerçek: Sağlıklı bir ilişkide bireyler, sevildiklerini hissetmek ister ancak bu ,kişisel değerlerinin tek kaynağı olmamalıdır.Gerçek değer, başkalarının takdirine değil, bireyin kendine duyduğu saygı ve öz kabulüne dayanmalıdır.
Çarpıtılmış düşünce: ''Eğer bu ilişkiden ayrılırsam, bir daha kimse beni sevmez.''
Kişi ,ilişkide sürekli eleştiriliyor veya değersiz hissediyor olsa bile ayrılmaktan korkabilir ve ''kimse beni istemeyecek'' , ''yalnız kalmaktan iyidir'' düşünceleriyle kendini bu sağlıksız ilişkide kalmaya ikna ediyor olabilir.
Gerçek: Bu durum uzun vadede bireyin psikolojik sağlığına zarar verir ve bireyin kendini daha yalnız ve sevgisiz hissetmesine neden olabilir.
Çarpıtılmış düşünce: ''Tüm ilişkilerde sorunlar olur, bizimkisi sadece biraz daha zor.”
Kişi ,yaşadığı olumsuz durumları ve sağlıksız ilişki dinamiklerini normalleştirerek sorunları göz ardı edebilir . Ya da partnerin manipülatif ya da zarar verici davranışlarını romantize edebilir ("Beni kıskandığı için böyle yapıyor." gibi).
Gerçek: Sağlıklı ilişkilerde de zorluklar olabilir, ancak bu sürekli duygusal zarar görmek anlamına gelmez.
Peki, Ne Yapabiliriz?
Farkındalık Kazanmak: İlişkinizde sizi en çok yıpratan durumları, hangi korku ve kaygılarınızın sizi bu ilişkide kalmanızı sağladığını ,gerçekçi bir değerlendirme yapmanızı zorlaştıran bilişsel çarpıtmalarınızın olup olmadığını fark etmeye çalışın.
Destek Almak: Bir terapistten yardım almak, ilişkilerdeki bağımlılık dinamiklerini çözmenize yardımcı olabilir.
Kendinize Dönmek: İlişkideki rollerinizden bağımsız olarak kim olduğunuzu hatırlayın. Neleri seviyorsunuz, neler sizi mutlu ediyor?
Kendinizi olduğunuz gibi ifade edebiliyor musunuz ,yoksa uyum sağlamak için değişmek zorunda mı hissediyorsunuz? Bu ilişkide sınırlarınız saygıyla karşılanıyor mu? Kendi ihtiyaçlarınızı ve isteklerinizi göz ardı etmeden var olabiliyor musunuz?
Unutmayın ; Sağlıklı bir ilişki, sizi tüketen değil, güçlendiren bir bağdır. Değişim zor olabilir, ancak kendi değerinizin farkına vardığınızda ve sağlıklı sınırlar koyduğunuzda, gerçekten sevildiğiniz ve kendiniz olabildiğiniz ilişkileri deneyimleme şansınız artar.
Psikolog Çiğdem Bulut






Yorumlar