Bazen Sessizce Kaçarız: Ghostlama'nın Psikolojisi
- Altuğ Psikoloji
- 17 Haz
- 3 dakikada okunur

Günümüz ilişkilerinde en sık rastlanan ama en az konuşulan duygusal kopuş biçimlerinden biri ghostlamadır. Her şeyin yolunda gittiğini düşündüğün bir anda, karşındaki kişi sessizleşir. Mesajlarına cevap vermez, aramalarına dönmez, sosyal medya hesaplarında hâlâ aktif olsa bile artık seninle hiçbir şekilde iletişim kurmaz. Ne bir açıklama vardır ortada, ne de bir veda. Sadece bir boşluk.
Bu yazıda, ghostlamanın ne olduğunu, arkasındaki psikolojik nedenleri ve ghostlanan kişinin iç dünyasında neler yaşandığını anlamaya odaklanıyoruz. Aynı zamanda dijitalleşen dünyada ilişkilerin nasıl kırılgan hale geldiğini ve bu kırılganlığın ruhsal etkilerini de irdeleyeceğiz.
Ghostlama Nedir?
Ghostlama, bir kişinin iletişimde olduğu başka bir kişiden aniden, açıklama yapmadan, tamamen kopması anlamına gelir. Sıklıkla flört ilişkilerinde görülse de arkadaşlık, aile bağları ve hatta profesyonel iletişimlerde bile karşımıza çıkabilir.
Karakteristik özellikleri şunlardır:
Aniden gelişir: Öncesinde hiçbir sorun belirtisi olmayabilir.
Sessizlikle gerçekleşir: Her türlü iletişim kanalı kapatılır.
Açıklama yapılmaz: Neden olduğu belirsizdir.
Kapanış yaşanmaz: Konu hiçbir zaman “tam olarak” bitti diyemezsin.
Ghostlama, bir ayrılık şekli değil; ayrılığın inkarı gibidir. Bu da onu daha karmaşık ve duygusal olarak yıpratıcı kılar.
İnsanlar Neden Ghostlar?
Bir kişinin neden ghostladığını anlamak, davranışı meşrulaştırmaz ama anlamlandırmaya yardımcı olur. Bu davranış çoğu zaman “kötü niyet” değil, baş edememe, kaçınma, duygusal yetersizlik veya travmatik geçmişler kaynaklıdır.
1. Kaçınan Bağlanma Stili
Bazı insanlar yakınlık kurmakta zorluk yaşar. Özellikle bağlanma stilleri "kaçınmacı" olan bireyler, duygusal olarak yoğunlaşan ilişkilerde bir anda panik hissi yaşayabilir. Yakınlık onlar için tehlike gibidir. Bu kişiler, yüzleşmektense sessizce uzaklaşmayı tercih eder. Çünkü ayrılık konuşmaları onlar için “duygusal tehdit” gibi algılanabilir.
2. Duygusal Olgunlaşmamışlık
Her birey duygusal olarak aynı düzeyde gelişmemiştir. Bazıları zor duygularla baş etmeyi ya da ilişkilerde açıklıkla konuşmayı henüz öğrenmemiştir. Bu kişiler, “onunla konuşursam üzülür” diyerek kendi rahatını önceler ve kaçmayı tercih eder. Oysa gerçek şu ki, duygusal olgunluk, zor konuşmaları yapabilme cesaretidir.
3. Kendini Koruma Eğilimi
Karşı tarafın vereceği tepki, suçlama ya da dramatik bir sahneyle başa çıkamayacağını düşünen bazı kişiler, bu durumlardan korunmak için iletişimi tamamen keser. Bu bir çeşit savunma mekanizmasıdır. Ancak bu mekanizma, sadece kendi konforunu korur; karşısındakini duygusal bir çıkmaza iter.
4. “Zaten Gerçek Bir Şey Değildi” Algısı
Özellikle dijital ortamlarda tanışılan, kısa süreli iletişimler ghostlamayı daha “haklı” kılar gibi algılanabilir. “Zaten yüz yüze bile görüşmedik” ya da “çok resmî bir şey yoktu” gibi bahanelerle açıklama ihtiyacı duyulmaz. Oysa insan zihni bağ kurma süresini değil, bağın niteliğini önemser. Dolayısıyla dijital olması, yaşanan şeyin etkisini azaltmaz.
Ghostlanan Kişinin İç Dünyası
Ghostlanmak, sadece bir kişiyi kaybetmek değil; aynı zamanda anlam arayışında boğulmak demektir. Çünkü ortada net bir kapanış yoktur. Kişi, olanları defalarca zihninde analiz eder:
“Acaba bir şey mi söyledim?”
“Çok mu üstüne gittim?”
“Yanlış bir mesaj mı attım?”
“Beni birden neden istemedi?”
Bu tür sorular kişinin kendine yönelmesini sağlar ama sağlıksız bir şekilde: Kendisini suçlamaya başlar. Bu durum özellikle düşük özsaygıya sahip bireylerde daha da yıkıcı olabilir. Ayrıca ghostlama, geçmişteki terk edilme, değersizlik ya da yalnız bırakılma travmalarını da tetikleyebilir. Kimi zaman, ghostlanan kişi yıllar sonra bile bu belirsizliğin izlerini taşır.
Ghostlama Neden Bu Kadar Yaygınlaştı?
Dijitalleşme, iletişimi kolaylaştırdığı gibi duygusal bağları da yüzeyselleştirdi. Tanışmak bir “kaydırma” hareketi kadar kolayken, bağ kurmak zorlaştı. Ve maalesef, kopmak da bir butona basmak kadar basit hale geldi.
Günümüz ilişkilerinde sıkça gördüğümüz dinamikler:
Tüketim kültürü: İnsanlar artık daha kolay vazgeçiyor. Bir şey sorunluysa tamir etmek yerine yenisini arıyor.
Alternatif bolluğu: "Onunla olmadıysa, bir başkası olur" düşüncesiyle insanlar emek vermekten uzaklaşıyor.
Yüzleşmeyi gereksiz görmek: “Zaten çok tanımıyordum, neyi açıklayayım ki?” diyerek sorumluluktan kaçılıyor.
Sosyal medya pasif agresyonu: Ghostlayan kişi bir anda yok olmuyor, genelde hâlâ oradadır. Hikaye atar, çevrimiçidir ama sen ulaşamazsın. Bu durum, karşı tarafın zihinsel yükünü daha da ağırlaştırır.
Ne Yapabilirsiniz?
Ghostlamamak için:
Nazik ama net olun: Artık devam etmek istemediğinizi açıklamak, düşündüğünüz kadar zor ya da kırıcı olmak zorunda değil.
İletişimden kaçmayın: Kısa bir “Ben artık bu iletişimi sürdürmek istemiyorum ama seninle tanışmak güzeldi” demek bile büyük bir fark yaratır.
Empati kurun: Sizin için küçük bir kaçış, karşı taraf için büyük bir belirsizlik olabilir.
Ghostlandığında:
Kendine dön: Bu davranış, senin yetersizliğin değil; karşı tarafın iletişim şeklidir.
Kapanışı kendin yap: Karşındaki vermediğinde, zihninde süreci bitirebilmek sağlıklı bir adımdır.
Karşı tarafın sana nasıl davrandığı, senin değerin hakkında bir ölçüt değildir. Gerçek soru şudur: Sen kendine ne kadar değer veriyorsun?
Psikolog Yunus Öztürk
Comentarios