top of page

Birine Bağlanmaktan Neden Korkarız?

  • Yazarın fotoğrafı: Altuğ Psikoloji
    Altuğ Psikoloji
  • 28 Nis
  • 2 dakikada okunur
Bağlanma korkusu
Bağlanma Korkusu

Romantik bir ilişki içinde sırtımızı yaslayabileceğimiz, güvenebileceğimiz ve güvenle bağlanabileceğimiz bir partnerle ilişki aslında herkes için sağlıklı bir ilişki biçimidir. Bazı insanlar için bu süreç, heyecan verici olduğu kadar kaygı verici de olabilir.  Değişen karakterler ve ilişki dinamikleri içinde bazı insanlar bağlanmaktan korkabiliyor. Duygusal yakınlaşma, bağımsızlığın kaybı, reddedilme veya hayal kırıklığı korkusunu tetikleyebilir. Peki, birine bağlanmaktan neden korkarız? Bu korku ilişkilerimizi nasıl etkiler?  

 

Bağlanma korkusu, romantik veya yakın ilişkilerde duygusal bağ kurmaktan kaçınma eğilimi olarak tanımlanabilir. Psikolojide, bu durumun kökenleri genellikle erken çocukluk deneyimleri ve bağlanma stilleri ile ilişkilendirilir ancak bağlanma korkusunun altında yatan nedenler çeşitlidir. 

Bağlanma korkusunun temelinde, bireyin geçmişte yaşadığı olumsuz deneyimler veya duygusal travmalar yer alabilir. Özellikle çocukluk dönemindeki ilişkiler, bağlanma stillerinin gelişmesinde önemli bir rol oynar. Örneğin, güvenli bağlanma stili gelişen bireyler, başkalarına güvenmekte zorlanmaz ve ilişkilerdeki duygusal yakınlaşmayı kolaylıkla kabul ederler ancak kaygılı bağlanma stiline sahip olanlar, sürekli olarak terk edilme veya reddedilme korkusu yaşarlar. Bu kişiler, başkalarına bağlanmaktan korktukları için ilişkilerde sık sık belirsizlik ve kaygı yaşarlar. 

Bağlanma korkusunun bir diğer önemli kaynağı ise bireyin geçmişte yaşadığı travmatik ilişkiler veya duygusal istismar deneyimleridir. Bir kişi, önceki ilişkilerinde aldatılma, reddedilme ya da ihanet gibi olumsuz durumlarla karşılaştıysa, bu deneyimler gelecekteki ilişkilerinde bir tür savunma mekanizması olarak bağlanmaktan kaçınmasına neden olabilir. Bu deneyimler, kişiyi ilişkilere karşı temkinli hale getirir ve duygusal yakınlaşmayı reddetmesine yol açar. 

Bağlanma korkusunun bir başka kaynağı ise bağımsızlık ve özgürlük arzusudur. Kişi, bireysel özgürlüğünü ve bağımsızlığını kaybetmekten korkar. Özellikle bağımsızlıklarına düşkün olan ve yalnızlıkla barışık olan bireyler, başkalarına duyduğu duygusal bağın, kendi kimliklerini kaybetmelerine veya özgürlüklerini sınırlamalarına yol açacağını düşündüklerinden bağlanmaktan çekinebilirler. 

Bağlanma korkusunun yansımaları, ilişkileri fazlasıyla yıpratabilmektedir. Bu korku, romantik ilişkilerde duygusal mesafeyi artırabilir ve sağlıklı bir iletişim kurmayı zorlaştırabilir. Partnerin yakınlaşma isteğiyle başa çıkamayan bir kişi, ilişkiyi sonlandırabilir veya duygusal olarak geri çekilebilir. Bu, ilişkinin istikrarsızlaşmasına ve zamanla kopmasına neden olabilir. Aynı zamanda bağlanma korkusu, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını ifade etmekte zorlanmalarına ve partnerlerinin duygusal ihtiyaçlarına karşı duyarsızlaşmalarına yol açabilir. 

  

Sonuç olarak bağlanma korkusu, bireyin içsel dünyasında derin izler bırakabilen bir psikolojik durumdur. Bu korkunun üstesinden gelebilmek için, kişinin geçmiş deneyimlerini ve bağlanma stilini anlaması, duygusal yaralarını iyileştirmesi ve sağlıklı ilişki kurma becerilerini geliştirmesi önemlidir. Psikoterapi, özellikle bilişsel-davranışçı terapi gibi yaklaşımlar, bağlanma korkusuyla başa çıkmak için etkili bir yöntem olabilir. 


Psikoloji Öğrencisi

Ceren Göle

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page