top of page

Beslenme ve Zihinsel Sağlık: Psikolojiniz Tabağınızda

  • Yazarın fotoğrafı: Altuğ Psikoloji
    Altuğ Psikoloji
  • 2 Ara 2024
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 6 Ara 2024



  Hayatın yoğun temposunda stresle başa çıkmaya çalışırken kendinizi sık sık mutfakta “Ne yesem?” diye düşünürken buluyor musunuz? Ya da bazen, “O kadar da sinirli değilmişim, sadece açmışım.” dediğiniz anlar oluyor mu? Bu durum aslında sandığınızdan daha yaygın ve tamamen biyolojik bir temele dayanıyor. Beslenme alışkanlıklarımız, zihinsel sağlığımız üzerinde düşündüğümüzden çok daha fazla etkiye sahiptir. 

  Stres altındayken beynimiz adeta "Beni ödüllendir!" sinyali gönderir. Bu çağrıya genelde karbonhidratlı, yağlı veya şekerli yiyeceklerle yanıt veririz. Çünkü bu tür besinler tüketildiğinde beynin ödül merkezi harekete geçer ve kısa süreli de olsa kendimizi daha iyi hissederiz. Örneğin, yoğun bir günün ardından bir parça çikolata yemek veya makarna tabağına sarılmak stresi hafifletmenin en cazip gelen yollarından biridir ancak bu kısa vadeli çözüm, sağlıksız alışkanlıkların kapısını aralayabilir ve uzun vadede zihinsel dengesizliğe katkıda bulunabilir. 


Dengeli Bir Kahvaltının Desteği 

  5 dakika daha uyumak için, üşendiğimiz için kahvaltı öğününü atladığımız veya geçiştirdiğimiz zamanlar mutlaka oluyor. Oysaki güne iyi bir kahvaltıyla başlamak sadece fiziksel olarak değil, gün içinde stresle başa çıkmada da önemli bir rol oynamaktadır. Peki nasıl? Kahvaltı yapmak, bilişsel işlevleri destekler. Araştırmalar, kahvaltı yapan bireylerin dikkat süresinin, problem çözme yeteneklerinin ve hafızalarının daha iyi olduğunu göstermektedir. Kahvaltının atlanması ise beyin için gerekli glikoz seviyesinin düşmesine yol açarak zihinsel yorgunluğa ve stresli durumlarla başa çıkmada zorluklara neden olabilmektedir. 


“Karbonhidrat Tüketimi Kilo Yapar, Kilo da Mutsuzluk!” İnancı 

Tam tersine! Karbonhidratlar, beynimizin mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin üretimi için hayati önem taşır. Ancak burada “doğru karbonhidratları seçmek” kilit noktadır. Beyaz şeker, pasta ve işlenmiş tatlılar yerine tam buğday ekmeği, çavdar ekmeği ve bulgur pilavı gibi sağlıklı karbonhidratları tercih etmek, yalnızca enerji seviyenizi artırmakla kalmaz, aynı zamanda mevsimsel duygulanım bozukluğu ve adet öncesi sendrom gibi depresif durumlarda da olumlu etkiler sağlar. Psikolojik danışmanlıkta sıkça karşılaşılan bu durumlar, doğru beslenme alışkanlıkları ile desteklenebilir. 


Serotonin Alımı ve Ruhsal Sağlığımız  

 Mutluluk hormonumuz olan serotonin seviyesinin düşük olması, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sorunlarla doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda, serotonin üretimini destekleyen triptofan içeren besinler büyük önem taşır. Triptofan, vücudun doğal olarak üretemediği ve yalnızca besinlerden elde edilebilen bir amino asittir. Serotonin sentezi için temel bir yapı olan triptofan, aynı zamanda uyku düzenleyici bir hormon olan melatonin üretimine de katkıda bulunur. Muz, ananas, süt, yumurta, ıspanak, fındık, badem ve deniz ürünleri (kalamar, istiridye gibi) gibi yiyecekler, bu amino asidin zengin kaynaklarıdır. Bu besinlerin düzenli tüketimi, serotonin sentezini artırarak ruh halimizi düzenler ve stresle başa çıkmamıza yardımcı olur.  


Omega-3 Yağ Asitlerinin Etkisi  

 Aynı şekilde, Omega-3 yağ asitleri de ruh sağlığı üzerinde kritik bir etkiye sahiptir. Depresyon ve anksiyete semptomlarının hafifletici etkisi olan Omega-3, beyindeki serotonin ve dopamin seviyelerini artırır. Dopamin, motivasyon ve mutlulukla ilişkili bir kimyasal olup, eksikliği durumunda motivasyon kaybı ve depresif ruh hali gibi sorunlara yol açabilir. Omega-3’ün bu dengeyi iyileştirmedeki rolü, ruh halimizi düzenlemekle birlikte, sinir sistemi sağlığını güçlendirerek daha sağlıklı bir beyin işlevselliği sağlar. Bu bağlamda somon, sardalya, keten tohumu ve ceviz gibi Omega-3 açısından zengin besinlerin düzenli tüketimi, duygusal sağlığı desteklerken hafıza, öğrenme ve bilişsel işlevleri de güçlendirir. Ayrıca Omega-3, beyin hücreleri arasındaki iletişimi destekleyerek, yaşlanmaya bağlı bilişsel gerilemeyi önlemeye yardımcı olabilir. Bu nedenle, her yaşta zihinsel sağlığın korunması için Omega-3 içeren gıdaların beslenmemizde yer alması büyük bir öneme sahiptir. 

  Zihinsel sağlık üzerindeki beslenme etkisini incelerken, vitamin ve mineral eksikliklerini de göz ardı etmemek gerekir. Örneğin, yetersiz B12 vitamini alımı zihinsel yorgunluk, unutkanlık ve depresyon riskini artırabilir. Psikoterapide sıklıkla karşılaşılan bu belirtiler, doğru beslenme alışkanlıkları ile büyük ölçüde iyileştirilebilir. Ayrıca, aşırı işlenmiş gıdalar ve fast food tüketimi, depresyon ve dikkat eksikliği gibi sorunlarla bağlantılı bulunmuştur. 


İkinci Beynimiz: Bağırsak Sağlığının Zihinsel Sağlığımıza Etkisi 

  Son yıllarda yapılan araştırmalar, bağırsak sağlığı ile zihinsel sağlık arasındaki güçlü ilişkiye dikkat çekmektedir. Bağırsak floramız, sindirim sistemimizin yanında, ruh halimizi ve genel zihinsel sağlığımızı da doğrudan etkilemektedir. Bağırsaklarımızda bulunan sağlıklı mikroorganizmalar, mutluluk hormonu serotonin üretiminin büyük bir kısmını destekler. Serotonin; depresyon, anksiyete ve genel ruh hali üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Yoğurt, kefir, lahana turşusu gibi probiyotikler ve lifli gıdalar tüketmek, bağırsak-beyin ilişkisini olumlu etkileyerek stresle daha iyi başa çıkmanıza yardımcı olabilir. 


Kafeinsiz Yapamam! 

  Sabah kalkar kalkmaz kahve bardağına sarılıyorsanız, okumaya devam etmenizi öneririz çünkü gün içinde sıkça tükettiğimiz kafeinin ruh sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerine değinmeden geçemeyiz. Kafein, uyarıcı bir etki yaparak enerji seviyelerimizi geçici olarak artırabilir ancak aşırı kafein tüketimi; uzun vadede anksiyete, gerginlik ve uyku bozukluklarına yol açabilir. Kafein, vücutta adrenalin ve kortizol gibi stres hormonlarının salınımını tetikleyebilir, bu durum da anksiyete seviyelerini yükseltir ve ruh hali dengesizliklerine neden olabilir. Ayrıca kafeinli içeceklerin uyarıcı etkisi, uyku düzenini bozarak gece boyunca dinlenmenin kalitesini düşürebilir. Uyku eksikliği de depresyon, stres ve duygusal dengesizlik gibi ruhsal sorunları pekiştirebilir. Bu nedenle, özellikle günün ilerleyen saatlerinde kafein alımından kaçınmak, gece daha kaliteli bir uyku uyumanıza ve sabahları daha dinç ve dinlenmiş uyanmanıza yardımcı olabilir. 

 

 Sonuç olarak, beslenme alışkanlıklarımız yalnızca fiziksel sağlığımızı değil zihinsel ve duygusal dengemizi de doğrudan etkiler. Psikoloji alanında, bireylerin ruhsal durumlarını anlamak ve desteklemek için beslenme alışkanlıkları önemli bir değerlendirme alanıdır. Hayatın yoğun temposunda, küçük ama bilinçli seçimlerle hem bedenimizi hem de ruhumuzu desteklemek mümkündür.  

 Sağlıkla kalın. 

Psikoloji Öğrencisi

Ceren Göle

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page